YEREL SEÇİM SONUÇLARI
Aşağıdaki yazım -Yerel Seçim Sonuçlarını değerlendirdiğim yazı dizisinin ilki olarak- 03.04.2019’da yayınlanmıştı.
Yeni bir seçime gideceğimiz için, bir kez daha yayınlama gereği duydum.
Her seçimden sonra olduğu gibi, bu seçim sonuçlarını da, seçimlerden bir kaç gün sonra ayrıntılı olarak ve bir kaç yazıda değerlendireceğim.
O nedenle, bu yazımda; hem seçim nedeniyle gerilen ortamı yumuşatmaya çalışacağım hem de önemli bulduğum bir kaç konuya değinmekle yetineceğim.
Yazıma “Bu seçimin kazananı demokrasimiz, kaybedeni -veri akışını, düzenli sağlayamayan- Anadolu Ajansı olmuştur.” diyerek başlamak istiyorum.
Anadolu ajansı, YSK başkanının açıklamasına göre “Nereden haber aldığı belli bile değilken Sayın Binali Yıldırım’a “İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkanlığını ben kazandım” şeklinde bir açıklama yaptırarak, geçmişte bakanlık, başbakanlık ve TBMM başkanlığı yapmış birini, toplum önünde güç duruma düşürmüştür çünkü.
Yaklaşık olarak aynı saatlerde, Sayın Ekrem İmamoğlu “Islak imzalı tutanaklara göre 28.000 oy farkla ilerideyiz. Siteme girmeyen ıslak imzalı oyların sayısı, yaklaşık olarak 25.000 civarındadır. Buna göre, aradaki farkın kapanması mümkün değildir. O nedenle, İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkanlığı seçimini ben kazandım” demiş ve YSK başkanının -kesin olmayan- açıklaması da bu yönde olmuştur.
Kesin olmayan YSK seçim sonucu açıklamasından sonra, İstanbul Büyükşehir belediyesi başkanlığını kaybettiği belli olan Sayın Binali Yıldırım ile ilgili arkadaşlarımızla aramızda geçen espri yüklü bir konuşmayı, sizinle de paylaşarak, hem seçim stresinizi biraz azaltmak, hem de gelecek seçimler ile ilgili kendime bir yer açmak istiyorum.
Bildiğiniz gibi Sayın Binali Yıldırım, Ahmet Davutoğlu’nun yerine parti genel başkanı ve başbakan olunca, Kemal Kılıçdaroğlu’na rakip oldu.
35-İzmir’de Aziz Kocaoğlu, 34-İstanbul’da Ekrem İmamoğlu ile rakip oldu.
“35-34-33…” diye saymaya başlarsak, 33-Mersin’de ben, soyadımda “oğlu” olmasa da, Kel Oğlan olarak gelecek seçimlerde, Sayın Binali Yıldırım’ın rakibi olabilirim.
Sloganım da “Kel Oğlan, BinAli’ye Karşı” olur.
Ben, böyle konuşunca bir öğrencim “Kel Oğlan, Saraya Karşı sloganıyla cumhurbaşkanlığına da aday olabilirsiniz öğretmenim” derken, bir arkadaşım “Halkımızın masal kahramanlarına ilgisi çoktur. Seçimlere Kel Oğlan olarak girersen, adaylığın açıklanır açıklanmaz %20 oyu çantada keklik say” dedi.
Muhalefet partilerine, şimdiden duyurulur.
“Bu çağrıma, yerel seçim sonuçları ile ilgili tüm tahminlerimin doğru çıkmasını da eklersem adaylığım kesin olur” diye düşünüyorum.
Vahap Seçer’in yengesi, seçimlerden epey önce “Hocam, Mersin’de seçim sonuçları nasıl olur?” diye sorduğunda “Vahap Seçer; ya fark atarak kazanır, ya da üçüncü olur. İkinci olmaz yani” demiştim. Mersin seçimleriyle ilgili yapmış olduğum, tüm yorumlar da bu yönde oldu.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı seçimleri ile ilgili tahminimi soranlara “Sonucu, Şişli’de Mustafa Sarıgül’ün alacağı oy oranı belirler. Şişli’de, Mustafa Sarıgül kazanamazsa Sayın Ekrem İmamoğlu, kazanırsa da Sayın Binali Yıldırım İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkanı seçilir” demiştim.
Kesin olmayan sonuçlara göre öyle oldu. Sarıgül dibe vurunca İmamoğlu tavan yaptı yani.
Antalyalı olduğum için, Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı seçimi ile ilgili tahminimi soranlara, net olarak “Muhittin Böcek kazanır” demiştim. Doğru çıktı.
Adana, Ankara, Hatay ve İzmir sonuçlarını herkes tahmin ettiği için yazmama gerek yok.
Beni yanıltmayan Mersin, İstanbul ve Antalyalı seçmenlere teşekkür ederken Sayın Vahap Seçer’i, Muhittin Böcek’i ve Ekrem İmamoğlu’nu ayrı ayrı kutlarım.
Ayrıca kendimi ve belediye başkanlığına seçilen herkesi- istisnasız herkesi de- kutlarım.
Keşke, seçimden sonra herkes -seçim kaybedenler bile- kazananları kutlasa, kutlayabilse. Her yapılan seçimden sonra, bir kesim “Seçimlere hile karıştı” türü şeyler söylemse yani.
Ailemden edindiğim örnek davranışlarım, öğretmenlerimden aldığım doyurucu eğitimim, ülkemde ve dünyada yaşanan olaylardan aldığım dersler, konumum gereği omuzlarıma yüklenen babalık ve öğretmenliğimin bilinç ve sorumluluğu, tarafsız bir bakış açısıyla topluma ışık olsun diye yazdığım ve öngörülerimin genellikle doğru çıktığı köşe yazılarım, yolunda kararlı bir şekilde yürüdüğüm Gazi Mustafa Kemal Atatürk yolu nedeniyle ben; hiç kimseden korkmadan ve çekinmeden her zaman, her yerde, her koşulda hep haklının ve doğrunun yanında, haksızın ve yanlışın karşısında oldum, oluyorum, olacağım da.
Hepiniz gibi benim de bir siyasi görüşüm ve oy verdiğim bir siyasi parti var. Buna karşın ben, asla partizanlık veya anti partizanlık yapmayarak “doğruya doğru, yanlışa yanlış” dedim.
Yıllardır “Seçimlerde hile yapıldı. Oylar çalındı. Sahte oy pusulaları kullanıldı. Oylar, başka partilere yazıldı. Oylar, sisteme yanlış girildi. Algı operasyonu yapıldı ve benzeri” türü söylemler var.
Ülkemizin seçim kurulları ve ülkemizi yönetenler bu konuda bir açıklama yapar diye yıllardır bekliyorum. Şu ana kadar, bir şey duymadım.
Seçimde hile yapmak, kul hakkı yemenin doruk noktasıdır. O nedenle, kul hakkı yiyen varsa bir an önce ortaya çıkarılıp gerekli hesabı vermesi sağlanmalı, seçimlerde herhangi bir hile olmuyorsa da dedikoduların önü kesilmelidir.
Bunu sağlama; görev, yetki ve sorumluluğu bende olmadığı için görev, yetki ve sorumluluk sahibi olanlara, ancak ve yalnız “Artık yeter…” diyebiliyorum.
Artık yeter…
Yazımı, Sayın Cumhuriyet Halk Partili vatandaşlarımıza, önemli ve gerekli bir uyarıda bulunarak bitirmek istiyorum:
Başarılı bir belediye başkanıyken Sayın Murat Karayalçın’ı yerinden oynatarak, parti genel başkanı yapmanın sonuçlarını anımsayarak; İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkanlığını kazanan Sayın Ekrem Imamoğlu’nu, potansiyel parti genel başkanlığı veya cumhurbaşkanlığı adayı havasına sokmak yerine o makamlara gelebilecek yeni değerlerin önünün açılması için girişimde bulunun lütfen.
Bu partinin iktidara gelmeyişinin birinci nedeni, laf ebeliği yaparak yeni değerlerin önünü kapatan kadrolu seçilmişlerdir ve son seçimlerde seçmenler, partinizin yetkililerine “Bizi aptal yerine koymayın. Karşımıza doğru adaylar çıkardınız da biz, seçmedik mi?” diye sorarcasına ders vermiştir çünkü.