27 Kasım 2024

TRAFİK ve DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Ramazan Kara

Bildiğiniz gibi –her yıl- Mayıs ayının ilk haftası Trafik ve İlk Yardım Haftası olarak kutlanır
Dün akşam; yazılarımı, sürekli okuyan bir arkadaşımla telefonla konuştuk.
Bana “Ramazan arkadaşım, yazıların çok güzel. Sürekli okuyorum. Keşke, trafik hakkında da bir şeyler yazsan” deyince, bu konuya değinmeden edemedim.
Kavşak ve trafik ışıklarına yaklaştığımızda, hızımızı azaltmak yerine, kırmızı ışığa yakalanmamak için arttırırız.
Küçük çocuğumuzun elinden tutup kaldırım yerine yolun ortasından yürürüz. Hatta elinden tuttuğumuz çocukla, yaya geçidi yerine göbekten karşıya geçmeye çalışırız.
Elinden tuttuğumuz çocuk okula başlayınca da “Karşıya geçerken yaya geçidinden ve yayalara yeşil ışık yanınca geç” veya “Sakın, yolun ortasından gitme. Yaya kaldırımlarını kullan” deriz.
Kurallara uygun bir şekilde yol isteyen bir sürücüyle veya geçiş hakkı kendilerinde olduğu için karşıdan karşıya geçen yayalarla da, ara sıra kavga ederiz.
Bu koşullarda yetişen çocuklarımız, trafik canavarına dönüşünce de söylenir dururuz.
Herkesin yavrusu, anne-babasından gördüğü gibi davranır oysa.
Buna bir de, trafik kurallarına hiç uymayan Suriyeliler ve her iki tarafına park ettiğimiz yollar eklenince, trafik kurallarını çözmek, neredeyse olanaksız olur.
Mayıs ayına girmişken, Trafik Haftası ile yetinmek yerine, diğer özel günlere de değinmek istiyorum.
Mayıs ayında; 1 Mayıs Emek- Basın Özgürlüğü- Astım- Hıdırellez- Avrupa- İstatistik- Danıştay ve İdari Yargı- Anneler- Eczacılık- Çiftçiler- Hava Şehitleri- Yeryüzü İklim- Telekomünikasyon- Süt- Sigarasız Dünya- Hostesler Günleri ile İş Sağlığı ve Güvenliği- Vakıflar- Engelliler- Hemşireler- Müzeler Haftaları da vardır. Türk Dil ile Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramları da Mayıs ayında kutlanır.
17 Mayıs- Aşık Mahzuni Şerif’in, 18 Mayıs- Türkan Saylan’ın aramızdan ayrıldığı gündür.
19 Mayıs ise Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, hem doğum günü, hem Samsun’a ayak bastığı, hem de milyonlarca Atatürkçünün, hep bir ağızdan “Dağ başını duman almış” ve “Bir daha gel, gel Samsun’dan/ Sarı saçlım, mavi gözlüm” diye haykırdığı gün.
Hatay Eğitim Enstitüsü’nde öğrenci olduğum yıllarda; halk ozanı Mahzuni Şerif’in, Antakya’ya konser vermek.için geleceğini öğrendiğimde havalara uçmuştum. Türkülerini yıllardır, dinleyip söylediğim ve hayranı olduğum Aşık Mahzuni’yi ilk kez görebilecektim çünkü.
O nedenle, ilk işimiz; aynı evde kaldığımız arkadaşlarımızla, hemen gidip bilet almak oldu.
Konser günü geldiğinde, salona ilk gidenler de biz olduk.
Kısa bir süre sonra, konser salonu tamamen dolduğu için gelenlerin çoğu ayakta kaldı.
Konser için olağanüstü güvenlik önlemleri alınmış ve Aşık Mahzuni’nin çevresi polis tarafından çevrilmişti. Yanına gitmek neredeyse olanaksızdı yani.
Konser, “Dumanlı dumanlı oy bizim eller” türküsüyle başladı. Türkünün bitmesine saniyeler kala ben, polis kordonunu yarıp soluğu Aşık Mahzuni Şerif’in yanında aldım ve kulağına “Öküzüyle bir arada çift çatan, bu milletin efendisi bu mudur?” türküsünü istediğimi söyledim.
Aşık Mahzuni, önce beni yanına varmayı başardığım için kutladı, sonra da istediğim türküyü çalıp söyledi.
Değerli halk ozanımız, o türküde, Gazi Mustafa Kemal Atatürk “Bu milletin, gerçek efendisi köylüdür” sözünün gereğini yerine getirmeyenlere taş atıyordu.
Tıpkı yıllar sonra “Bir daha gel, gel Samsun’dan, sarı saçlım mavi gözlüm” diyerek taş attığı gibi.
Halk ozanı olarak, her zaman halkının yanında yer alan ve halkının sorunlarını türkülere döktüğü için, yaşamımızı; türkülerle düşünerek, türkülerle ağlayıp türkülerle gülerek geçirmemizi sağlayan Aşık Mahzuni Şerif’i saygıyla ve özlemle anıyorum.
Cüzzam hastalığını, tek başına yenen ve hiç bir istismara fırsat vermeden, binlerce kız çocuğunun eğitilmesini sağlayan Türkan Saylan’ı da öyle.
27 Mayıs’ta, eski başbakan Adnan Menderes ve iki bakanımızı anarken; darbeleri de kınadık ama idam cezasının, bir insanlık suçu olduğuna değinmiyoruz.
Acaba, Adnan Menderes ve iki bakanı idam edilmeseydi, 12 Mart darbesinden sonra, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam cezası, parlamentoda “üçe üç” sloganlarıyla onaylanır mıydı?
Kendimi bildim bileli, idam cezasına karşı olan biriyim. O nedenle, gelmiş-geçmiş tüm idam cezalarını, o cezayı verenlerle uygulayanları kınıyorum.
İstanbul’un, fethini “Fatih’in, İstanbul’u fethettiği yaştasın” şiirini okuyarak kutlarız.
Bildiğiniz gibi, 14 Mayıs’ta seçim var.
O nedenle, siyasi partiler; Milletvekili aday listelerini, Yüksek Seçim Kurulu’na teslim etti.
Birkaç yıl önce, milletvekili seçilebilme yaşını, 18’e düşürmüştük. Acaba, seçilecek olan milletvekillerinden kaçı “Fatih’in, İstanbul’u fethettiği yaşta” olacak?
Trafikten, milletvekili seçimlerine neden mi geldim?
Milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde; öz güveni yüksek ve kurallara saygılı bireyler yetiştiren bir eğitim sistemini yasallaştırsaydı ortada trafik sorunu kalmazdı çünkü.