27 Kasım 2024
Ramazan Kara

Bildiğiniz gibi; Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, seçimi kaybetme olasılığına karşı “Şu andaki bakanlarımın dokunulmazlık kazanmasını sağlamam gerek” diye düşünmüş olmalı ki, birçok bakanını, seçilmesi garanti olan yerlerden milletvekili adayı gösterdi.
Sözünü ettiğim milletvekili adayları da; hem aday, hem bakan olarak çalışarak, muhalefetin ve dolayısıyla cumhurbaşkanı adaylarından, kazanma şansı en yüksek olan Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun işini zorlaştırmaya çalıştı.
Keşke, eskiden olduğu gibi -seçim süreci başlayınca- Adalet, İçişleri ve Ulaştırma bakanları istifa ettirilip yerlerine tarafsız bilinenler atansaydı.
Öyle bir şey olmadığı gibi; hem milletvekili adayı gösterildiler, hem de bakan olarak seçim çalışması yaptılar.
Böylesi bir yarış sürerken; Seçimden önce “Seçmen kayıtlarına hakimiz. Bizdeki kayıt, YSK’da bile yok. Sandık güvenliği tamam. Islak imzalı tutanakların, en erken zamanda girileceği ve en doğru sonucun alınacağı sistemimiz hazır. Genel baskınımızın cumhurbaşkanı seçilmesi için çalışmalarımız da tamam” diye özetleyebileceğim şeyler söyleyen, CHP sözcüleri, seçimden sonra “Birkaç sandıkta oy kullanan seçmenler vardı. Birçok sandıkta görevlimiz olmadığı için ıslak imzalı tutanaklara ulaşamadık” diye başladıkları söylemlerini, “Seçimi, genel başkanımız eşit koşullarda yarışAmadığı için kaybettik” diye bitirerek, kendilerinin “Sütten çıkmış, ak kaşık” olduklarını, bir kez daha kanıtladılar.
Genel başkan yerinde kalmış. Parti meclisi üyeleri istifa etmiş ve yenileri gelmiş.
Yerel seçimlere öyle gidilmesi, daha uygun olurmuş çünkü.
Kurultay yapılsa, şu anda delege olanların; Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu ve hazırladığı listeyi veya O’nun göstereceği adayı ve listesini destekleyeceğini bile bile kurultay isteyenler de var.
Hiç kimse çıkıp da “Dünya’nın en eski partilerinden biri olan ve Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran benim partimde; delegeler ve il-ilçe yönetimleri, ahbap-çavuş ilişkisiyle oluşturulduğu için hantal bir yapısı var.
Milletvekili aday listeleri; liyakatli kişilerden çok soyadına veya para gücüne göre belirlendiği ve yeteri kadar kadın aday gösterilmediği için partimizin oy oranı artmıyor.
Yıllardır -art(TIRIL)amayan- %25 oyla, TBMM’de bulunacak 600 milletvekilinin, çeyreği olan 150 milletvekilliği bile garanti değilken; partinin oy oranını yükseltemediği halde gene aday gösterilen eski milletvekilleri ile seçilmesi garanti olan sıralardan aday gösterilen, partide emeği olmayanlar -hala- kanayan yara…
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının kurduğu partimizde; bilgisi çok ama parası yok olanlar bile bir yerlere gelirken -yıllardır- parası az olan veya sırtını birilerine dayayamayanlar, aday adayı olmaya bile korkuyor.
Aday adayı olanların bir kısmı; aday olamayınca, ya çalışmıyor veya aday gösterilenleri karalamaya başlayarak oy kaybına neden oluyor.
Sandık görevlileri belirlenirken bile; devletten ücret alacağı için, sandık kurullarında olacaklar, yakın tanıdıklardan veya akrabalardan seçilirken, partiye gönül bağıyla bağlı olan özverili üyeler -ücret alma hakkı olmayan- müşahitler olarak görev yapmak zorunda kalıyor” demiyor veya beklentileri olduğu için diyemiyor.
Cumhuriyet Halk Partisindeki asıl sorun, bu bence.