27 Kasım 2024

ÖĞRETMENLER GÜNÜ’NÜN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

 

Her yıl olduğu gibi bu yıl da ülke genelinde; beylik sözlerin havalarda uçuştuğu törenler yapıldı. Bakanlar, valiler, kaymakamlar, milli eğitim müdürleri konuştu. Şiirler okundu. Marşlar söylendi. Bir sürü etkinlik yapıldı yani.

Ancak gelecek yıllarda; eğitimle ve öğretmenlerle ilgili nelerin yapılacağı konusunda dişe dokunan bir şey, söylenmedi bence.

Eğitim sistemimiz başta olmak üzere eğitimle ilgili o kadar çok sorun bulunmasına karşın söylenmedi.

Bir eğitimci olarak, toplumun her kesiminden eğitim-öğretim konusunda; eleştiri, özeleştiri ve önerilerin havada uçuşmasını saf saf beklediğim halde uçuşmadı.

İktidarıyla, muhalefetiyle, sivil toplum kuruluşlarıyla ve eğitimcilerin üyesi olduğu sendikalarıyla, daha birçok kurum ve kişiyle ortak bir noktada buluşulamadığı gibi her kafadan doyurucu bir ses de çıkmadı.

Bir toplumun en önemli sorunlarından biri olan eğitim ve o sorunun çözülmesi için cehaletle savaşan bir ordunun komutanları konumundaki öğretmenlerin önemi yukarıda özetlediğim gibiymiş yani.

Gönlüm isterdi ki, her siyasi parti; yürürlükteki eğitim sisteminin artılarını ve eksilerini ortaya koyduktan sonra, var olan eksileri artıya çevirebilmek için yaptıkları çalışmaları ve önerileri ayrıntılı olarak anlatsın.

Gönlüm isterdi ki, birileri çıkıp; “Öğretmenlerin, cehaletle savaşabilmesi için hem ekonomik olarak rahat, hem bedensel, hem de ruhsal açıdan sağlıklı olması gerektiğini” söylesin.

Gönül isterdi ki, en azından bir sendikanın yetkilisi çıksın ve “Evet arkadaşlar, öğretmenlere verilen ücret de değer de hak edilenin çok altında ancak içimizde her şeyi özel derse bağlayarak, öğrencilerinin sırtından köşe dönen meslektaşlarımız var. Görevini yaparken işi savsaklayan meslektaşlarımız da var. Bu nedenle biz; bir yandan hak ettiğimiz ekonomik ve demokratik haklarımızın tanınmasını isterken diğer taraftan bu tür meslektaşlarımızla, aynı çatı altında çalışmak istemiyoruz” desin.

Bu yıl da olmadı, olamadı. İnşallah seneye olur.

Biliyorsunuz ki; yıllara damgasını vuran önemli şahsiyetler, her zaman öğretmenlere saygılı olmuşlar, öğretmenlere güvenmişler ve öğretmenleri yücelten sözler söylemişlerdir.

İşte aklıma gelen sözlerden bir kaçı:

Sokrat:

-Tanrı, kulları arasına insan olarak gelseydi, öğretmen olarak gelirdi.

Hz. Muhammed:

-İlim Çin’de de olsa öğrenin.

Hazreti Ali:

-Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.

Fatih Sultan Mehmet:

-O öğretmendir, kızması gerekirse padişah olan bana bile kızabilir.(Bahsettiği öğretmen, kendisinin ve çocuklarının ders aldığı Ak Şemseddin)

Mustafa Kemal Atatürk:

-Öğretmenler, yeni nesil sizlerin eseriniz olacaktır, demişler.

Cumhuriyet’in ilk dönemlerindeki Milli Eğitim Bakanlarımızdan biri, 25 yaşlarında bir gençti.

Günümüzde; 25 yaşındaki bir gencin Milli Eğitim Bakanı olması bir yana, 25 yaşında işsiz bıraktığımız gençlerimizi, doğru-dürüst bir sınavdan bile geçiremiyoruz.

Hepinizin, birkaç yıl önce yaşanan KPSS VE ÖSS sınavlarında yaşananları anımsadığınızı sanıyorum.

Daha önce pek çok köşe yazımda değindiğim gibi yıllardır, çok yıllı eğitim sistemini savunurum.

Ülkemiz için en geçerli eğitim sistemi “6+3+3” olduğu halde “4+4+4” sistemi uygulanmakta.

Bu sistemin en büyük sakıncası, birkaç yıl sonra, Matematik bilmeyen bir nesille karşı karşıya kalabileceğimiz gerçeğidir.

Çünkü 5 yıllık ilkokul sürecinde, öğrencilerin somut kavramlardan sonra soyut kavramları algılamaya başlaması, üçüncü sınıfın ikinci döneminde başlayıp dördüncü sınıf eğitimi boyunca sürüyordu.

Öğrencilerin aksayan yönlerini, sınıf öğretmenleri diğer derslerden çaldıkları zamanlarla telafi etmeye çalıştıkları için öğrencilerin eksikleri tamamlanabiliyordu.

Şimdiki sistemde Matematik derslerine; beşinci sınıftan başlayarak branş öğretmenleri girmeye başladılar. Her derse ayrı branş öğretmeni girdiği için öğrencilerin eksiklerinin tamamlanması olanaksız oluyor.

Bu durumda öğrenciler; ya alabildiği temelle yetinmek zorunda, ya özel ders almak ya da özel ders merkezlerinden destek almak zorunda kalacaklar.

Bunu önlemenin yollarından biri, yeni bir düzenlemeyle üniversitelerde İlkokullar için de Matematik öğretmeni yetiştiren bölümler açılmasının sağlanması.

TEOG kaldırılınca ve Üniversiteye Yerleştirme Sınavı için yeni öneriler gelince, bunların sağlanacağını düşünmüştüm ama “Dağ, fare doğurdu”

Dilerim ki; 4+4+4 Eğitim Sistemi ile ilgili yasanın geçtiği gibi hızlı bir düzenleme yerine enine boyuna tartışılarak yeni bir sistem oluştururuz.

Bu konuda eğitimcilerin, konuyu uzun uzun tartışması sağlanmadan bir düzenleme yapılmasını hiç ama hiç istemiyorum. Yoksa yaklaşık 40 yıldır deneme tahtasına çevirdiğimiz çocuklarımıza yazık olacak.

Toplumlar, öğretmenlerine verdikleri değer oranında gelişebiliyorsa biz de bu konuda öğretmenlerimizin, deneyimleri sonucunda kazandıkları bilgi birikimlerine önem ve değer vermeliyiz.

Bu sağlansa da sağlanmasa da biz, daha çok Öğretmenler Günü kutlarız.

Her şeye karşın; yaşamını yitiren eğitimcilerimiz başta olmak üzere öğretmen olsun veya olmasın birine bir şeyler öğretme başarısını gösteren herkesin Öğretmenler Günü bir kez daha kutlu olsun.(25.11.2016)