15 Mart 2025
Ramazan Kara

Biliyorsunuz,  birkaç gün sonra Sevgililer Günü.
Bu nedenle ben de, o güne kadar; aşk, sevmek, duygusal ilişkilerimiz, yüreğimizdeki sevginin eksik kalan yönleri üzerinde yazmaya karar verdim.
İlk yazıma, aşk konusuna değinerek başlamak istiyorum.
Çünkü toplum olarak genellikle; aşık olmak yerine aşka geldiğimiz için aşık olduğumuz kişilere, dünyayı zindan, yaşamı zehir ediyoruz.
Peki, aşk nedir?
Aşk günlük yaşamda en çok duyduğumuz sözcüklerin başında gelir.
Aşk, yaşamımızın her döneminde, her ortamında yaşadığımız güzel bir duygudur.
Ana rahminde canlandığımızda bir an önce doğmak olan aşkımız, doğar doğmaz anne sütüne karşı duyulan ilgiye dönüşür.
Daha sonraki yıllarda yürüme aşkı, konuşma aşkı, oyun oynama aşkı, okuma-yazma aşkı, taraftarlık aşkı, taraftarı olduğumuz takıma duyulan forma aşkı gibi çok çeşitli aşklar yaşarız.
Bir de gençliğe adım attığımız yıllarda, gözlerimizi kör eden, mantığımızı tutsak alan, her baktığımız yerde sevileni gösteren, her uykusuzluğumuzda sevileni düşündüren, her uyandığımızda sevileni anımsatan, tam anlamıyla yaşamımıza yön veren aşk vardır ki anlatılmaz yaşanır.
Dil bilmeze dil döktüren, şiir bilmeze şiir yazdıran, türkü bilmeze türkü söyleten herkesin yaşamasını istediğim anlatılmayan, anlatılamayan ancak ve yalnız yaşayanların bilebildiği bir aşk.
Abdurrahim KARAKOÇ’a “Başımdan bir kova sevda döküldü/Üşümedim ıslanmadım yandım oy”,”Boşa bağlanmamış bülbül gülüne/Kar koysan köz olur aşkın külüne” dedirten aşk.
Gözleri görmeyen Aşık Veysel’e “Gözlerin ufukta bir ışık gibi/Kara bulut gibi kaşların güzel” dedirtecek kadar gönül gözüyle görmesini sağlayan aşk.
Aşk, çok sevdiğim sözcüklerden biridir.
Benim çok sevdiğim aşk; her önüne gelenin yaşadığını sandığı, vıcık vıcık yalan kokan, yapmacıklık kokan, pislik kokan, ihanet kokan, çıkar kokan, adına “aşk” dedikleri içten pazarlıklarla beslenen garip ilişkilerden başka bir aşk.
Benim çok sevdiğim aşk; fırının önünden geçerken fırından yeni çıkan ekmeğin kokusunu almak gibi karşılıklı veya karşılıksız etkileşimle, karşılık beklemeden gönüllerin fren tutmadığı bir durumda sevgi kokan, güvenmişlik kokan, özveri kokan, karşılıksızlık kokan tertemiz duygularla beslenmiş, bireyin veya bireylerin önce kendisine, sonra sevdiğine acı vermekten özenle kaçındığı bir aşk.
Benim çok sevdiğim aşk; bünyesinde iyi olan her şeyi barındıran saygı dolu, dostluk dolu, yaşamı her alanda ve her yönüyle paylaşmaya hazır insanların oluşturduğu mutluluk tüten bir aşk.
Benim çok sevdiğim aşk; “Kör olası çöpçülerin süpürdüğü” aşklardan değil, baskıların, yıldırmaların, zorlukların, zorbaların yok edemediği, son nefeste son bulan aşklardan.
Benim çok sevdiğim aşk; Ömer Hayyam’a “Yokluğun cehennemin öbür adıdır”, Sıdkı Baba’ya “Ayrılık hasretlik kar etti cana” dedirten, sevdiğinden ayrı düşünce Kerem’in Aslı’sı için yandığı gibi yüreğini yakanların, Mecnun’un Leyla’sından ayrı kaldığı gibi yaşadığı yeri çöl hissedenlerin, Ferhat’ın Şirin’i için dağları delmesi gibi kavuşmak için tüm engelleri yok edenlerin yaşadığı aşklardan.
Benim çok sevdiğim aşk; kadının kadın gibi, erkeğin erkek gibi davranabildiği, birinin diğerini tutsak almadığı, davranışlarını yönlendirmeye, kişiliğini değiştirmeye çalışmadığı, karşılıklı sevgi-saygı-güven-özveri dolu bir aşk. Yaşamın acı gerçeklerine, kendi gerçeklerimizle birlikte mantığımızı ve duygularımızı katarak yoğurup pişirebileceğimiz bir aşk.
Benim çok sevdiğim aşk; karı-koca olmaya tam anlamıyla hazır olmadan evlenme kararı almamıza, anne-baba olmayı göğüsleyemeyeceksek çocuk yapmamıza engel olacak kadar mantık dolu bir aşk. Mantığımızın yerine geçen duygularımızın zamanla mantığımızın hizmetine girmesine zemin hazırlayabileceğimiz bir aşk.
Gerekirse kısa bir süre yaşayacağımız mutluluk için bizim ve çocuklarımızın geleceğini karartmamıza set çekebilecek, birlikte yapamıyorsak, saygımızı yitirmeden bitirebileceğimiz kadar güçlü bir aşk.
Benim sevdiğim aşk; ağlamayan erkeklerin olduğu değil gerektiğinde ağlayabilen ama kadını ağlatmayan erkeklerle, en küçük toplum birimi olan aileden başlayarak tüm topluma yön verebilecek kadar bilinçli ve sorumlu kadınlar arasında yaşanabilecek aşklardan.
Kuşkusuz en güzel aşk, mutlu bir evlilikle birleşip iyi yetiştirilmiş çocuklarla yolculuğunu sürdürebilen aşktır.
Dış güzelliklerin gelip geçici olduğunun bilinciyle, güven dolu, özgüven dolu, sevgi dolu, saygı dolu, anlayış dolu, özveri dolu, bireylerin birbirlerine hak ettikleri kadar değer verdiği, kişisel uyumların öne çıktığı aşkların yaşanması sonucu oluşan birlikteliklerin mutlu evliliklere, sağlıklı karı-koca ilişkilerinin sorumlu anne-babalığa dönüşmesi dileğiyle.