Başkan Seçer, VERİMDER’in ‘Anadolu Buluşmaları’na Katıldı
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Yapılarda Enerji Verimliliği Derneği’nin (VERİMDER) enerji tasarrufu ve ısı yalıtımı bilincini artırmak için başlattığı ‘Anadolu Buluşmaları’ kapsamında Mersin’de düzenlenen toplantıya katıldı.
HiltonSA’da gerçekleştirilen etkinliğe VERİMDER Başkanı Çağdaş Korkmaz, Dernek İcra Kurulu Başkanı Prof. Dr. Emre Alkin ve Dünya Gazetesi Genel Koordinatörü Vahap Munyar konuşmacı olarak katılarak; iklim değişikliği, enerji verimliliği ve tasarrufu konularında bilgiler verdi. Başkan Seçer de Mersin Büyükşehir Belediyesi olarak bu konuda gerçekleştirdikleri çalışmaları paylaştı. Enerjinin önemine değinen Seçer, “Enerjiyi bilinçsizce kullandığımız zaman iki kaybımız oluyor. Bir, para kaybımız oluyor; iki, çevreyi kirletiyoruz” dedi.
Buluşmada; Başkan Seçer’in yanı sıra Yenişehir Belediye Başkanı Abdullah Özyiğit, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ayhan Kızıltan, Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Gülcan Kış, dernek ve oda temsilcileri ile iş insanları da yer aldı.
Başkan Seçer: “Enerjiyi bilinçsizce kullandığımız zaman iki kaybımız oluyor”
Enerjinin bütün bir Türkiye’yi ilgilendiren en önemli konulardan biri olduğunu söyleyen Başkan Seçer, “Enerji demek para demek, enerji demek çevre demek. Enerjiyi bilinçsizce kullandığımız zaman iki kaybımız oluyor. Bir, para kaybımız oluyor; iki, çevreyi kirletiyoruz. Çünkü daha fazla enerji üretiyoruz. Şimdi bunların tedbirini nasıl alırız? Burada da iki konu var. Bir, yasalar ve ona bağlı ikinci mevzuatlar; iki, toplumun bilinçli olması. Her şey yasayla olmuyor” dedi.
Enerji tasarrufu ve bilinçli kullanım için yapılan yasaların denetim altında da tutulması gerektiğini vurgulayan Başkan Seçer, “Ben Belediye Başkanıyım. Bu konuyla ilgili 2 görevim, sorumluluğum var. Bir yasaları uygulamak. Özellikle işaret edilen enerji tüketiminin; hele hele biz gibi Akdeniz iklim kuşağı, yani sıcak iklim bölgelerinde konut ve yapılarda mevzuatlarla, yasalarla, yönetmeliklerle bunu zapturapt altına almak ve uygulatmaktır. Bir diğer konu da Belediye bir kurum. Orada da hizmet üretiliyor. Üretim yapılıyor. Hizmet üretmek enerji tüketmek demek. Orada gerekli tedbirleri almak, hatta örnek uygulamalar yapmak. GES’lere yönelerek topluma örnek olabilmek. Ya da enerji verimliliğini artırıcı birçok önlemi alıp bunu toplumla paylaşmak. Toplumu bilinçlendirmek” diye konuştu.
“Ben rantı önlemek için çaba sarf ediyorum”
Büyükşehir Belediyesi’nin enerji verimliliği konusunda yaptığı çalışmaları da aktaran Başkan Seçer, binalarda ruhsatlandırmanın ilçe belediyeleri tarafından yürütüldüğünü ancak nazım imar planlarının Büyükşehir Belediyesi’nin uhdesinde yapıldığına dikkat çekerek, şunları söyledi:
“Bu süreçte biz ilçe belediyeleriyle olması gereken hem yasaların hem de aklın ön gördüğü uygulamaları başlatmak için gerekli desteği sağlıyoruz. Abdullah Başkan bir örnek verdi. Akıllı bina yapacak; hem enerjisini kendi üretecek hem efektif bir enerji kullanacak yapı malzemeleri kullanacak. Bunu teşvik etmek için imarda, diğer standart imar normlarına göre bir parça iyileştirme sağlayıp onları cezbetmek. Bu makul bir şeydir. Biz bunu oturup konuştuğumuz zaman makul bulup zaten Büyükşehir Belediyesi olarak gerekli desteği gösteriyoruz. Şimdi Mersin’de imar planları yapılıyor. Plansız bir kent olur mu? Mersin plansız bir kent. Maalesef öyle. Şimdi planlı bir kent olmaya doğru evriliyor.”
İmar konusunda “Büyükşehir Belediyesi imar planlarını geciktiriyor” gibi söylemlerin kulağına kadar geldiğini söyleyen Başkan Seçer, “Bunu diğer siyasi partilere mensup belediye başkanları da maalesef sürçü lisan mı ediyorlar, art niyetli mi davranıyorlar, onlar da söylüyor. TMMOB’a bağlı bütün Odalar burada. Belki de gelmiş geçmiş belediye başkanları içerisinde TMMOB’a bağlı mühendisler odasıyla en fazla istişare eden, fikir soran, bilgi notu isteyen, toplantı düzenleyen belediye başkanıyım. Bugüne kadar imar planlarını kim açtı size Allah aşkına? Benim bilmediğim ayrıntıları sizler bilmiyor musunuz? Ben rantı önlemek için çaba sarf ediyorum. İmza atacağımız planı 30 yıl, 40 yıl, 50 yıl sonra torunlarımız bize intizar etmesin, beddua etmesin diye çaba sarf ediyorum. Benim arazim yok, böyle bir derdim de yok. Çağdaş bir plan yapalım ve kentin bütün aktörleri bilsin. Meclisten geçtiği zaman da toplum bir reaksiyon gösterecekse, buyurun hep beraber bunu topluma anlatalım. Bu benim için de bir avantaj diyerek bu yolu izliyorum” ifadelerini kullandı.
“İmar Planları bir şehrin anayasasıdır”
Mersin için ve kamu yararı için çaba sarf ettiğinin vurgusunu yapan Başkan Seçer, “Orada problem olan etaplar var. Bunun da gerekçesi tamamen budur. Buyurun Mimarlar Odası Başkanı burada, Şehir Plancılar Odası Başkanı burada. Herkesin bilgisi var burada. Getirsinler bana desinler ki Mühendisler Odası olarak ya da mühendisler olarak, teknik elemanlar olarak; ‘bunlar doğru işlemlerdir, yapılanlar doğrudur.’ Hemen önünü açalım, Meclis’e sevk edelim, ben de ‘evet’ oyu kaldırayım geçelim. Ama öyle değil. Farklı şeyler oluyor, kapalı kapılar ardında imar düzenlemelerinde farklı şeyler oluyor. Bunu niye geniş anlattım affınıza sığınarak; hem bir aydınlanın hem de yaptığımız planlar şu konuştuğumuz konularla çok ilintili onu söyleyeyim. Çevre dostu planlar. Yeşil alanlar olsun, ağaç olsun, park olsun, karbon salınımını azaltıcı önce imar planlarından başlayarak tedbirleri alalım. İmar Planları bir şehrin anayasası. İmar Planı ve daha sonra ne yapacaksınız… Onu yanlış yaptığınız zaman gömleğin düğmelerini zaten yanlış iliklemiş olursunuz” dedi.
“Parayı kontrollü kullanır israf etmezseniz, kaynaklar yeter”
Dış ticaret açığının temel sebebinin enerji olduğunu ifade eden Başkan Seçer, “İran’dan, Rusya’dan doğalgaz alıyoruz, petrolü dışarıdan; Irak’tan, oradan buradan, önünüze neresi gelirse, Suudi Arabistan’dan, Katar’dan. Şimdi Amerika’dan. Artık Dolar-TL dengesi de kalktığı için rakamları da takip edemiyoruz. Şimdi bunu niye söyledim? Yani dış ticaret açığımızın TL bazında neye denk geldiğini ya da dolar bazında neye denk geldiğini artık güncel olarak hesaplamamız lazım. Yani TL bazında yansımalarını. Biz Büyükşehir Belediyesi olarak şunu gördük; yerel yönetimlerin, hele hele Mersin gibi yüksek vergi ödeyen kentlerde belediyelerin gelirleri iyidir arkadaşlar. Bunu dürüstçe, açıkça çok az Belediye Başkanı ifade eder. Ben açıkça ifade ediyorum. Siz bu parayı kontrollü kullanırsanız, israf etmezseniz, abuk sabuk işler yapmazsanız, 10 liralık işi 100 liraya yaptırmazsanız bu kaynaklar yeter. Şimdi Mersin’in durumu budur. Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin 3 yıl önce 1 lira bütçesi vardı, 1 lira borcu vardı. Bakın şu anda Mersin Büyükşehir Belediyesinin 4 lira bütçesi var, 1 lira borcu var. Bunu nasıl yaptık? Şimdi bahsedeceğim enerjiyi de ilgilendiren verimli işlerle yaptım” diye konuştu.
“Sular İdaresi’nin en büyük ideallerinden bir tanesi elektrik enerjisiydi”
AR-GE Birimi’ni kurduklarını dile getiren Seçer şunları söyledi:
“AR-GE nedir? Yeniyi aramak, daha iyiyi aramak, araştırmak, kurumunuzu geliştirmek. Başta da enerjiyi koyduk. Çünkü Sular İdaresi’nin en büyük ideallerinden bir tanesi elektrik enerjisiydi. Bir geldik gördük ki yanlış ödemelerden, yanlış abone olmalarından kaynaklı, yanlış statüde abonelerden kaynaklı 100 lira ödememiz gereken faturaları 130 lira ödüyormuşuz. Yani %30’luk bir kayıp. Bu bir parasal kayıp. Diğer konu, dedik ki; ‘Enerji SCADA’sını kuralım.’ Şu anda %60-65 seviyelerine geldi. Bütün sistemi SCADA’dan takip ediyoruz. %100 verimli hale getireceğiz. Nerede ne motor çalışıyor, sistem durmuş, arıza var, motor kendiliğinden çalışıyor. İşte para gidiyor, çevre kirleniyor. Nerede kaçak var, nerede suyun debisi fazla, nerede bir motor arızası var, hepsini oradan görüyoruz. Bu bize muazzam bir enerji verimliliği, efektif, etkin bir kullanım imkânı sağlıyor. Aynı zamanda su SCADA’sını kurduk. 13 ilçeye sari yapıyoruz. Bunlar çok büyük yatırımlar, teknoloji yatırımları. Milyon dolarlar harcıyoruz ama emin olun çok kısa sürede bunun kat kat geri dönüşünü alıyoruz. Geceleri saat 24.00’dan, 01.00’dan sonra evinizin musluğunu açın, gündüzki tazyik oranından çok daha şiddetli gelir. Değil mi? Çünkü herkes uykuya dalmıştır. Gereksiz yere oraya su pompalanıyor. Sistemi zorluyor, sistem patlıyor, arızalar meydana getiriyor. Biz bunu SCADA’dan takip edip, debinin düşürülmesini sağlıyoruz. Belirli hatlarda debiyi düşürerek enerji tasarrufu sağlıyoruz. Diğer taraftan Mersin’e sağladığımız suyu nasıl cazibeli olarak Mersin halkına verebiliriz?”
“Suyu Berdan Havzası’ndan alıyoruz”
Başkan Seçer, Anamur’un girişinden Adana sınırına kadar tüm kuzey bölgesinin Toros dağlarıyla kaplı olduğunu ve su kaynaklarının oralar olduğunu ifade ederek, “Biz suyu Berdan Havzası’ndan alıyoruz, Tarsus‘tan. Buraya kadar onu basıyoruz, Mersin’de tükettiğimiz suyun %85’i oradan geliyor. Bu nasıl geliyor? Elektrik enerjisi tüketiyoruz. Şu anda ödediğimiz faturanın önemli bir kısmı oradaki terfi merkezlerine ödediğimiz para. Pamukluk Barajı; tarımsal sulama ve Mersin’in içme suyunu sağlayacak önemli bir yatırım, uzun süredir devam eden bir yatırım. Biz görüşmelerimizi yapıyoruz. Yeni Tarım ve Orman Bakanı ile bu konuyu görüştüm. Oradaki su isale hattı yatırımını DSİ’nin yapıp bizi borçlandırıp teslim etmesi lazım. Milyarlarca liralık bir yatırım. Umut ediyorum kısa sürede bunu başarabilirsek, Mersinliler de hem enerji tüketmeden hem cebinden fazla para ödemeden su kullanma imkanına sahip olacak” dedi.
“Bizim sıkıntımız Türkiye’deki siyasi tartışmaların yerel yönetimleri etkiliyor olması”
Metro projesinden de bahseden Başkan Seçer, “Toplam 35 kilometrenin 13,4 kilometresi yeraltı metrosu. Diğerleri hemzemin raylı sistem ve tramvay olacak. Bu önemli, değerli bir yatırımdır. Havayı kirletmeyeceğiz, gürültü kirliliğine sebep olmayacağız, şehrin trafik sorununu çözeceğiz, daha konforlu, çabuk ulaşım sağlayacağız. Kentte aslında bir anlamda toplumsal kaynaşmayı sağlayacağız. Çünkü Mezitli’de oturan insan Akdeniz ilçesine gitmekten imtina etmeyecek ya da Akdeniz ilçesinde oturan bir insan Yenişehir’e gelip Kültür Park’ta 2 saat geçirmekten imtina etmeyecek” dedi.
Başkan Seçer, Metro projesinin 10 aydır Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin öz kaynaklarından ödediği hakedişlerle yürüdüğünü belirterek, “11. aya girdik. Hazine Bakanlığı’nda imzada bekliyor. En son Cumhurbaşkanı’yla görüşmek gerekiyordu, gittim Sayın Cumhurbaşkanı ile bu konuyu görüştüm. Üzerinden 1,5 ay geçti, yine bir sonuç alamadık. Bizim sıkıntımız Türkiye’deki siyasi tartışmaların yerel yönetimleri, yerel yönetimlerin yatırımlarını, hizmetlerini ve doğal olarak da halkı etkiliyor olması. Halk bu hizmetleri almakta gecikiyor maalesef. Türkiye’de yaşanan ortam budur. İnşallah aşmaya çalışıyoruz” diye konuştu.
“Mersin’in 2029’a kadar otobüs ihtiyacı kalmamıştır”
Başkan Seçer, akaryakıta gelen zamlardan sonra Mersinlilerin toplu taşımaya yöneldiğini ve sefer sayılarının artırılmasına yönelik çok fazla talep aldıklarını söyledi. Seçer, “Mersin’in 2029’a kadar otobüs ihtiyacı kalmamıştır. 272 yeni otobüs almıştık, bunun 67’si dışında 205 tanesi CNG yakıtlı otobüslerdir. Daha sessiz, daha çevre dostu, zaten otobüs dizaynı olarak da konforlu otobüsler. Yakıta daha az para ödüyoruz, çevreyi daha az kirletiyoruz. Daha az gürültü kirliliği yaratıyoruz. Bu konuda da belediyemizin önemli adımlar attığını bilmenizi istiyorum” ifadelerine yer verdi.
Mersin’in ulaşım filosuna kazandırdıkları otobüslerin bilgilerini de paylaşan Başkan Seçer, ekonomik ömrünü doldurmuş, akaryakıt tüketimi çok fazla otobüsleri tedavülden kaldırdıklarını ifade ederek, “Türkiye’nin en genç filosu artık Mersin’de. 2,5 yaş ortalamasında otobüs filomuz oldu. Biz yönetime geldiğimizde otobüslerin yaş ortalaması 12’ydi” dedi. Bisiklet yollarına önem verdiklerini de sözlerine ekleyen Başkan Seçer, enerji için güneşten faydalandıkları hizmetleri anlattı. Akıllı Kavşaklar, Akıllı Led Uygulamaları, Çatı Tipi Güneş Enerjisi Santralleri ve katı atıktan ürettikleri elektrik enerjisini anlattı.
Katı atıktan ürettikleri enerji miktarını 134 bin konutu aydınlatmaya eş değer şekilde yükselteceklerini de söyleyen Başkan Seçer, Biyolojik Arıtma Tesisi’nde arıttıkları suları kentin peyzaj sulamasında kullandıklarının bilgisini aktardı.
Şişecam Mersin Soda Fabrikası ile imzaladıkları Atıksu Geri Dönüşüm Projesi’nin bilgisini de paylaşan Başkan Seçer, “Bundan sonra Karaduvar Atıksu Arıtma Tesisi’nden çıkacak su, Soda Sanayi’nde Şişecam Grubu’nda endüstriyel üretimde proseste kullanılan suya dönüşecek ve bir taşla bir değil birkaç kuşu vurmuş olacağız” ifadelerini kullandı.
Özyiğit: “Ekoloji konusunda samimi, ciddi çalışmalar yaptık ve yapmaya da devam ediyoruz”
Temiz ve yaşanabilir bir çevre için herkese görevler düştüğünü söyleyen Yenişehir Belediye Başkanı Abdullah Özyiğit, ancak yerel yöneticiler olarak sorumluluklarının bir kat daha fazla olduğunu vurgulayarak, “Yapacağımız işlerde alacağımız tedbirler, yapacağımız uygulamalarda bu sorumluluğumuzu bilerek hareket ediyoruz” dedi. 3 yıldır Yenişehir Belediye Başkanlığı görevini yürüttüğünü ve göreve gelmeden de yönetim anlayışını 6 temel ilke üzerine kurduklarını, bu ilkelerden birinin de ekoloji olduğunu aktaran Özyiğit, “Ekoloji konusunda samimi, ciddi çalışmalar yaptık ve yapmaya da devam ediyoruz. Önemli adımlar attık. İlk olarak sürdürülebilir enerji politikalarını destekleyen ‘İklim ve Enerji’ konulu Avrupa Belediye Başkanları Sözleşmesi’ni imzaladık. Bunun da gereğini yapma konusunda samimiyetle yol alıyoruz. Kentimizde sera gazı emisyonunu azaltmak ve sözleşmenin gereklerini yerine getirme adına Yenişehir Belediyesi olarak somut adımlarımızı attığımızı söyleyebilirim” diye konuştu.
Kızıltan: “Enerjini boşa harcama”
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ayhan Kızıltan ise, konuşmasına “Enerjini boşa harcama” ifadesiyle başladı. Pandeminin insanlara gıda, tarım gibi birçok şeyin önemini bir kez daha hatırlattığını ve enerjinin de aynı önemde değer taşıdığını belirten Kızıltan, “Enerji, çok önemli bir nimettir” dedi. Enerjinin büyük çoğunluğunun konutlarda tüketildiğini ve bu enerjinin de yine büyük çoğunluğunun ısıtma ve soğutmada harcandığını dile getiren Kızıltan, enerjinin ekonomide de önemli konulardan biri olduğunu bilgisini paylaştı.
Alkim: “Ülke olarak tükettiğimiz enerjinin yaklaşık yüzde 70’ini ithal ediyoruz”
Türkiye’nin toplam elektrik tüketiminde konutların payının yüzde 35 seviyesine kadar yükseldiğini söyleyen VERİMDER İcra Kurulu Başkanı Prof. Dr. Emre Alkin, Türkiye’deki konutların yüzde 85’inin enerji kimlik belgesine sahip olmadığına dikkat çekerek, “Ülke olarak tükettiğimiz enerjinin yaklaşık yüzde 70’ini ithal ediyoruz. İthal edilen enerjinin 22.5 milyar dolarlık kısmı konut ve benzeri yapılarda tüketiliyor. Bu koşullar altında, özellikle enerjideki dışa bağımlılığı azaltmak için yeni inşa edilen ve mevcut binalarda ısı yalıtımı uygulamalarının mutlak suretle yaygınlaştırılması gerekiyor. Ülkemizdeki 25 milyona yakın konutun yüzde 70’ten fazlasında ısı yalıtımı bulunmuyor. Yükselen enerji faturaları karşısında ısı yalıtımı tüketicilerin kurtarıcısı olarak karşımıza çıkıyor. Isı yalıtımı yapan bina sahipleri, faturalarında %50’ye varan tasarruf elde edebiliyor. Bu avantajları doğru politikalarla bir fırsata dönüştürmeliyiz” diye konuştu.
Munyar: “Eğer konutların tamamında ısı yalıtımını gerçekleştirebilirsek, 7 milyar dolar civarında bir tasarruf sağlayabiliyoruz”
Konutların ısı yalıtımı ile ciddi tasarruf sağlanacağı noktasında konuşan Dünya Gazetesi Genel Koordinatörü Vahap Munyar, Fransa’nın vatandaşlara konut yalıtımı için hibe verdiğini söyledi. Munyar, şöyle devam etti:
“Son rakam olarak 1 milyon kişiye kullandırmış durumda. Bizim de ülkemizin maalesef kaynakları sınırlı fakat, 50 bin liralık kredi 5-10 bin liralık hibeye dönüştürülebilse, o zaman herhalde ısı yalıtımı konusunda daha fazla ve daha hızlı yol alabiliriz. Neden? Şundan hatırlıyorum. Doğalgaz kentlere girmeye başladığında ilk yatırım maliyeti vatandaşlara ağır geliyordu. Geçişte bir direnme vardı. Zaman içerisinde daha avantajlı olduğu görülünce, imkan bulundukça doğalgaza geçiş hızlandı. Dolayısıyla ilk yatırım maliyetini hibeyle karşılayabilsek, aslında o zaman biraz daha şansımız artar ve bu işin üstesinden gelmeye başlayabiliriz diye düşünüyorum. İşte rakamlar ortada. 7 milyar dolar civarında bir tasarruf sağlayabiliyoruz. Eğer konutların tamamını ısı yalıtımı haline getirebilirsek.”
Korkmaz: “2009 yılında yürürlüğe giren enerji kimlik belgesi uygulamasının daha da yaygınlaştırılması gerekiyor”
Enerji maliyetlerinin artışına ek olarak enerji kaynaklarına erişimin de her geçen gün zorlaştığına dikkat çeken VERİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Çağdaş Korkmaz ise önümüzdeki süreçte dünyayı enerji alanında önemli problemlerin beklediğini söyledi. Enerji verimliliğini artırmak üzere başta gelişmiş ülkelerin harekete geçerek ciddi yatırımlar planladığını ifade eden Korkmaz, “Türkiye’nin de bu alanda zaman geçmeden uzun vadeli stratejiler geliştirmesi gerekmektedir. Avrupa 2050 yılına kadar karbon nötr olma hedefine ulaşmak için 1 trilyon euroluk kaynak oluşturdu. Program kapsamında 2030 yılına kadar 260 milyar eurosunu Avrupa genelinde konutun enerji verimli olarak yenilenmesi için ayırdı. Dünya ülkeleri konutların enerji verimli hale getirmeden karbon nötr seviyeye gelmenin mümkün olmadığının farkındalar bu kapsamda politika üretiyorlar. Ülkemizde ise maalesef mevcut konutlarımız enerjide verimsiz olarak inşa edilmiş durumda. Konutlarımızın dönüşümü için 2009 yılında yürürlüğe giren enerji kimlik belgesi uygulamasının daha da yaygınlaştırılması gerekiyor” dedi.