ARTIK, SAĞLIKÇILAR SAĞ OLSUN
Doktorlara ve diğer sağlık çalışanlarına karşı yapılan saldırılar, azalmak yerine artmaya başladı. Bu konuda, alınması gereken önlemler, bir an önce alınır inşallah.
Yoksa “Güneş girmeyen eve doktor girer” modundan çıkarız ve “Düşünme gücü olmayan -boş- kafamı bozan doktor, mezara girer” modunda yaşayan yaratıklar, Adana ve Sakarya’da olduğu gibi çoğalır.
Gerekirse; sağlıkçılara saldıran biri, yasalara göre alacağı cezanın dışında, ömür boyu, sağlık hizmetlerinden yararlanamasın.
Başka türlü; SAĞlıkçıların, SAĞ kalmasını SAĞlayamıyoruz çünkü.
O nedenle; doktorların katledilmesi ile ilgili haber yasağı getirmek yerine, o tür saldırıları önlemek için ne gerekiyorsa -bir an önce- yapılmalıdır.
Doktorlar, yalnızca “Yaşatmak için yaşamak istiyoruz” diyor.
Ben de “Artık; Başımız SAĞ olmasın, SAĞlıkçılarımız SAĞ olsun” diyorum.
Öğretmenler, doğru ve sağlıklı düşünüp konuşmamız, doktorlar sağlıklı yaşamamız, din görevlileri de Allah’ın istediği gibi kullar olmamız için yol gösterir bize.
“Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum” diyen bir halifenin ümmetinden -bir arkadaşları daha öldürüldüğü için- 2 gün grev yaptıkları halde; acil servise gelenlere ve kronik hastalara karşı, kesintisiz hizmet veren doktorlara yönelik olarak “Acil servise gidiyorsun. Doktor yok. Şimdi biz, o doktorlara sövmeyelim mi, onları dövmeyelim mi, öldürmeyelim mi?” diyerek hedef gösterecek kadar gözü dönmüş bir imamın, vaaz ve hizmet verdiği bir ümmet haline nasıl geldik?
Birçok konuda görüş bildiren Diyanet İşleri Başkanının, üzerinde en çok düşünüp konuşması gereken soru, budur bence.
O nedenle; Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı başta olmak üzere, birçok önemli görevde bulunmuş olan; Sayın Cemil Çiçek’in “Kayıt dışı din ile mücadele edilmeli. Bu konuda, Diyanet İşleri Başkanlığına çok görev düşüyor” diye özetleyebileceğim çıkışını, önemsiyorum ve dikkate alınmasını bekliyorum.
Sayın Cemil Çiçek, konuşmasının bir yerinde “Şehir şebekesine temiz su vermezsen, klorlamazsan, millet de gider, koli basili olan sudan içer” diye çok önemli bir tespitte bulunuyor çünkü.
Ölenin ardından “Vadesi dolmasa ölmezdi” diyen din görevlilerinden, acil servisler ve kronik hastalar için görev yapan doktorlar görev başında olduğu halde, 2 gün grev yapan hekimleri hedef gösteren 2 din görevlisinin olduğu bir zaman diliminde yaşadığımız bu günlerde; ben, kimileri gibi “Diyanet İşleri Başkanlığı kapatılsın” değil “Diyanet İşleri Başkanlığı, kuruluş amacına uygun olarak görev ve etkinlikler yapsın” diyorum.
Doktorlar, ilk kez grev yapmıyor ve yaptıkları son grevde de olduğu gibi yapılan tüm grevlerde; acil servisler kesintisiz hizmet veriyor ve kanser hastaları başta olmak üzere kronik hastalığı olan hiç bir hasta mağdur edilmiyor.
Konya’daki bir hastanede, doktoru katleden kişi; başka bir hastanede güvenlik görevlisi olarak çalışıyormuş.
Meslektaşları katledilen doktorlar, toplu olarak protesto haklarını kullandığı için bir takım insanlar tarafından çok eleştirilirken bir takım insanlar da greve ve gösteriye destek verdi.
Bir yanda, hastaları tedavi edip yaşatmak için çalışan doktorlar, diğer yanda sağlık çalışanları ve hastaların güvenliğini sağlamakla görevli olduğu halde bir doktoru katledecek kadar gözü dönmüş bir güvenlik görevlisi.
Hepimizin bu konuyu tartışması gerekirken, hala “havanda su dövmeye benzeyen” sözler, havalarda uçuşuyor.
Güvenlik görevlisi olmak isteyen biri için psikolojik durumu ile ilgili bir rapor isteniyor mu İstenmiyorsa, güvenlik görevlisi olarak çalışanlar ve çalışmak isteyenlerden, bir an önce “Psikolojik olarak bu işi yapabilir” diye rapor getirmesi istenmelidir.