27 Kasım 2024

“ÇOCUK GELİNLER” GÜNÜ DE OLSUN

Ramazan Kara

Bildiğiniz gibi her yıl; Ekim ayının ilk pazartesi günü “Dünya Çocuk Günü” Kasım ayının ikinci pazartesi günü ile başlayan hafta “Çocuk Kitapları Haftası” 23 Nisanda “Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” 24-30 Mayıs tarihleri arasında da “Sokak Çocuklarına Şefkat Haftası” kutlanır.
Buraya kadar yazdığım, gün ve haftalar, cinsiyet ayırımı yapmadan kız-erkek bütün çocukları kapsayan gün ve haftalardı.
11 Ekim-Dünya Kız Çocukları Günü ise kız-erkek ayırımı yapılan bir çocuk günü oldu. Çocukluklarını, doya doya yaşatmaktan çok birer kadın adayı olarak yetiştirmeye çalıştığımız kızların günü olsa ne olur, olmasa ne olur?
Belki de, “Dünya Kız Çocukları Günü” diye bir gün yapılması, bütün dünyada kadınlara uygulanan pozitif ayırımcılığın, çocuk yaşta başladığının; hem delili, hem de bir günah çıkartmasıdır.
Normal bir insanın değer yargılarına göre çocuk; her zaman, her yerde, her koşulda ve hep çocuktur. Çocukluğun en güzel yanı, cinsiyet-ırk- renk gibi ayırım yapmayan özellikleridir. Öldürmemeyi başardığımız, içimizdeki çocuklar bile öyle değil mi?
Çocuklara adanan gün ve haftalarla, kız çocuk-erkek çocuk diye ayırmak yerine keşke çocuk ölümlerine önlem almak düşünülseydi.
Dünyadaki kız çocukları için bir gün olacaksa da o gün, kızların da gün göreceği günlere gebe günlerin başlangıcı olacak bir savaşımın habercisi olsaydı.
Taciz ve tecavüz nedeniyle psikolojisi bozulan, tecavüz edildiği için yaşamın yitiren, çocuk yaşta gelin edildiği için gelişimini tamamlayamamak başta olmak üzere pek çok sorunla karşılaşan ve oyuncak bebeğini sevmesi gereken yaşta doğurduğu bebeğini kucağına almak zorunda bırakılan kız çocukları gündeme getirilseydi.
Hem de bir gün veya bir hafta değil bir yıl, hatta yıllar boyu gündemde tutulsaydı.
Bunların hiçbiri sağlanamıyorsa, en erken zamanda “Çocuk Gelinler Günü” de olsun.
Yanlış anlaşılmasın ben, Belirli gün ve haftalara karşı biri değilim.
Belirli gün ve haftalar, bize; hem o gün ve hafta hakkında bilgi veren, hem o konuya dikkat çeken, hem de o konuda nelerin doğru, nelerin yanlış yapıldığını değerlendirme fırsatı veren bulunmaz bir alandır.
Benim eleştirdiğim şey, “laf olsun, torba dolsun” türünden beylik sözlerle geçiştirilen, sözüm ona kutlamalara.
Birkaç ay önce; töreler, berdel, aile baskısı ve benzeri nedenlerle küçük yaşta evlenenlerin, evliliklerinin yasal kayıt altına alınması için bir yasa önerisi vardı ve toplumsal baskılar nedeniyle geri çekilmişti.
Birkaç haftadır da “Müftülere, resmi nikah kıyma yetkisi veren” başka bir yasa önerisi gündemde.
Hakkımda kim, ne düşünür bilemem ama ben, zinaya da nikahsız evliliğe de karşı biriyim.
Bana göre bir evlilik olacaksa, resmi kayıt altına alınmalıdır. Resmi nikahtan sonra isteyen, dini inancı gereği yapılan imam nikahı da yaptırabilir.
Biz de yaptırdık. Ben, dini nikaha karşı biri değilim yani.
Buna karşın, müftülerin resmi nikah kıymasına karşıyım. Laik bir ülkede, bir din görevlisi resmi nikah kıyamaz, kıymamalı.
Kimileri “Atatürk’ün nikahını da müftü kıydı. Buna, neden karşı çıkılıyor?” diye soruyor. Atatürk, Latife Hanımla evlendiği zaman, resmi nikahı zorunlu kılan Medeni Kanun yoktu.
Belediyelerde, nikah için sıra almak çok zor ve sıra çok geç geldiği için nikahlar aksıyorsa bu kadar işsizin olduğu ülkemizde birkaç kişi daha işe alınsın ve nikah memuru olarak görev yapsın.
Müftülere de, resmi nikah kıyma yetkisi vermek yerine “Dinimize göre; başta yetim hakkı olmak üzere kul hakkı ve haram yemenin, taciz ve tecavüz etmenin, iftira atmanın, hırsızlık yapmanın, savaş sırasındaki zorunlu haller dışında adam öldürmenin günah olduğunu” daha çok anlatmaları için fırsat verilsin.
Devleti yönetenler, evlilik ve nikah konusunda bir şey yapmak istiyorsa “zinayı suç olmaktan çıkaran yasayı” iptal etsin.
Aile baskısı ve töreler nedeniyle çocukların gelin olmalarını önleyici önlemler alsın.
Bunlar yapılmıyor veya yapılamıyorsa da, yukarıda değindiğim gibi en erken zamanda “Çocuk Gelinler Günü” diye bir gün olmasının önü açılsın.
Gün görmeyen çocuk gelinlerin sayısı, yeterli çoğunluğa erişti veya erişmek üzere çünkü.(11.10.2017)