Ailelerde Dijital Bağımlılık
Bir akşam düşünün. Bir odada herkes bir arada ama gözler farklı ekranlarda, parmaklar hızlıca hareket ediyor. Sessizlik, modern dünyanın en kalabalık yalnızlığına dönüşüyor. Ekranların ışığı yüzleri aydınlatırken, aynı ışık belki de göz göze gelmeyi unutturuyor. Peki, bu sahnenin bir parçası olan siz, kendinize hiç soruyor musunuz: “Bu sessizlik neyin bedeli?”
Dijital dünya, hayatlarımızı kolaylaştıran bir araçken, aynı zamanda ilişkilerimizi görünmez iplerle bağlayan bir tuzağa dönüşebiliyor. Çocuklarımız, ekrandaki oyunlarla büyürken, gözlerimizden uzaklaşıyor. Ebeveynler olarak ekranlarda kaybolduğumuzda, çocuklarımızı izlemeyi unutuyoruz. Peki ya onların bakışları? Kaç kez size bir şey anlatmaya çalıştılar ama siz fark etmediniz? Kaç kez bir kahkaha, bir soru ya da bir anı kaçırdınız?
Unutmayın, çocuklar söylediklerinizi değil, yaptıklarınızı izler. Eğer siz ekrana bağımlıysanız, onlar için bu normalleşir. Eğer sohbet yerine bildirimlere cevap veriyorsanız, iletişimin yerini sessizlik alır. Ve bu sessizlik, zamanla aile içindeki bağı inceltir, koparır.
Dijital dünyanın içinde, ailenizin yüzüne son kez ne zaman baktınız? Çocuğunuzun bir oyun hakkında size heyecanla bir şeyler anlatmasını ne zaman sabırla dinlediniz? Bu sorular, yalnızca bireysel bir farkındalık yaratmak için değil, aynı zamanda aile içinde kaybetmekte olduğumuz sıcaklığı hatırlatmak için soruluyor.
Ekranlardan gözünüzü kaldırıp birbirinize dönün. Çünkü bir çocuğun en çok ihtiyacı olan şey, sizin varlığınız. Bir kahkahanız, bir bakışınız, bir dokunuşunuz… Teknoloji bekleyebilir. Ama çocukluk, anlık bir geçiştir. Ve o anları kaçırmak, bir ömrün pişmanlığı olabilir.
Kendi ailenizin aynasına bakın. Gördüğünüz manzara sizi memnun ediyor mu? Eğer etmiyorsa, bu değişim için bir fırsattır. Ekranları bir kenara bırakıp birbirinizi dinlemeye, anlamaya, hissetmeye başlayabilirsiniz.