27 Kasım 2024

DEPREM SONRASI UTANDIRAN MANZARALAR

Ramazan Kara

Aşağıdaki yazıyı, 26.Ekim 2011 tarihinde yazmıştım. O günden bu yana, nelerin değiştiğini veya değişmediğini görmeniz açısından olduğu gibi –tekrar- yayınlıyorum
Havalar yavaş yavaş soğumaya başladı.
Havalar soğuyup kış bastırınca ben, nedense hep sokakta yatmak zorunda kalan insanları, sokak hayvanlarını ve deprem, sel gibi doğa olaylarından etkilenenleri düşünürüm.
Bu nedenle; geçen hafta yayınlanan, “DEPREM VE ARTÇI SARSINTILARI” başlıklı yazımın devamı sayabileceğimiz ve 26 Ekim 2011 günü kaleme aldığım yazımı da bugün yayınlıyorum.
Van depreminden sonra sergilenen utanç manzaralarını gördükçe içim acıyor ve insanlığımdan utanıyorum.
Deprem sonrası; yıkılan devletin yaptığı okullardan başlayıp yapılan yardımların dağıtımındaki çarpıklıklara kadar utanılacak o kadar çok şey var ki, insan olan herkes utanmaya nerden başlayacağını bilemiyordur herhalde.
Ben de öyleyim.
Deprem kuşağında olan ülkemizdeki tüm yapıların denetiminden sorumlu olan devletin hala eğitim-öğretim yapılan okulları yıkılan binaların başında gelirken sizler neler düşünüyorsanız ben de benzer şeyleri düşünüyorum.
Ya deprem okullar açıkken olsaydı?
Enkaz altındaki insanları kurtarmak için canla başla çalışan insanların en az on katı kadar seyirci kitlesi görünce ne düşünüyorsanız ben de benzer şeyleri düşünüyorum.
Ya kurtarmaya çalıştığımız canlı insanların kimisi kurtarma çalışmalarını izlemeye gelen meraklı insanların ağırlıkları altında can veriyorsa?
Arap Baharı yaşayan ülkelere “Bahar Yardımı” yapan hükümetimizin tutumuna ne demeli?
Hükümetler yardım kampanyası başlatmaz yardım kaynakları yaratır.
Yardım kampanyasını sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlar başlatır.
Marmara depreminden sonra toplanan deprem vergileri ne oldu acaba?
O paralar ne zaman ve nereye harcandı veya harcanacak?
Başta Kızılay olmak üzere oraya akan yardımların dağıtımı tam bir komedi.
Deprem bölgesinde kriz masası ve yardımları yerine ulaştıracak birimler oluşturulmadı mı? Oluşturulduysa kamyonlardaki yağmalamaların hesabını kim verecek?
Bu devirde bu rezillikleri izletenler neler söyleyecek?
Duyarlı bir vatandaş olarak yetkili birilerinin bu konuda doyurucu bir açıklama yapmasını bekliyorum.
Bu çağda bu görüntüler olmamalıydı çünkü.
Bir başka kanayan yaramız da her depremden sonra deprem yardımlarından beslenen deprem zenginleri.
Dilerim deprem için yapılan yardımların her kuruşu ve her eşyası yardıma gerçekten ihtiyacı olanlara adil olarak dağıtılır.
Her deprem sonrası yapılan saçma sapan açıklamalara ne demeli?
“Marmara depremi plaja gidenlerin, Van depremi teröristlerin ve onlara yataklık edenlerin cezalandırılması için oldu” diyenlere bu sabah bir yenisi daha eklenmiş.
Bu sabah facebookta gördüğüm bir paylaşıma bakılırsa “Van depremi üniversitede okuyan öğrencilerin fuhuş yapmasından olmuş.”
Allah’tan korkmaz, kuldan utanmaz kara cahiller böyle açıklamış olayı.
Kasıkları beyinlerinden daha çok çalıştığı belli olan insan kılıklı zavallılar böyle buyurmuş.
Başlarına üniversitede okuyan öğrenciler kadar taş düşsün emi?
Kısıtlı olanaklarla zor koşullar altında okumaya çalışan gencecik beyinler ailelerine yük olmamak adına devletin yurtlarında kalırken devletin çürük yapılarının enkazı altında can veriyorsa bunun adı fuhuş yapmak mı oluyor acaba?
Depremin bir doğa olayı olduğunu ve alınacak önlemlerle can kaybının da mal kaybının da önlenebildiğini bilmeyen kara cahiller, birilerinin şarlatanlığını yapacağına keşke ölü mühendislere yaptırılan yapı denetimlerini sorgulayabilseydi.
Keşke bu budalalar, deprem yardımları ve deprem vergileriyle depreme karşı alınmayan önlemleri düşünebilseydi, söyleyebilselerdi.
Deprem sonrası enkazdan birilerini kurtarmak için çalışan askerlere ateş edenlere ne demeli?
Ben söyleyecek söz bulamıyorum.
Depremden sonra bölgeye giden hükümet yetkilileriyle siyasi partilerin yöneticilerinin ve o ilin milletvekillerinin toplu olarak bir açıklama yapmasını en azından bir arada görünmesini çok isterdim.
Olmadı, olamadı.
Başaramadılar.
Basından edindiğim bilgilere göre Valilik ve Belediye yetkilileri bile yardım çalışması sırasında el ele vermekten kaçınmış.
Yazıklar olsun.
Birileri enkaz altında can çekişirken, başka birileri yakınlarına bir an önce ölü veya canlı ulaşmak isterken il ve belediyeyi yönetenler neyi paylaşamıyor dersiniz?
Bu duyumlar gerçekse bunun hesabını kim soracak?
O hesabı vermesi gerekenler, hangi yüzle ve nasıl verecek?
Az önce geçen alt yazıdan anladığım kadarıyla bu akşam 32.GÜN programında Mehmet Ali BİRAND bu konuyu ele alacakmış.
Programa Kızılay Başkanı, Van valisi ve Van belediye başkanı konuk olarak katılacakmış.
Devletin birimleri arasında olmaması gereken şeylerin olduğu söylentilerinin gerçek olmaması ve yardım dağıtma işleminin elbirliğiyle yapıldığını duymak ümidiyle programı izleyeceğim.
Artık ne çıkarsa bahtımıza…
Her alanda ve her anlamda yıkımların olmayacağı günlerin özlemiyle hoşça kalın.