Erdoğan Toprak: 2002’de iktidara geldiklerinde Türkiye’nin Sefalet Endeks Puanı 40 iken ekim ayı itibarıyla 95,1 puana çıktı
CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, haftalık değerlendirme raporunu bugün yayınladı. Toprak’ın değerlendirmeleri şöyle:
“İktidarın 2017’de düzenlediği Uyuşturucu ile Mücadele Şurası’nda kabul edilerek kamuoyuna açıklanan eylem planı, beş yıldır hayata geçirilmedi. Buna karşılık vahim boyutlara ulaşan uyuşturucu ticaretinin ve kullanımının gündeme gelmesinden rahatsız olan iktidar, suç duyurularıyla başarısızlığını ve sorumluluğunu gizliyor.
2002’de iktidara geldiklerinde Türkiye’nin Sefalet Endeks Puanı 40 iken ekim ayı itibarıyla 95,1 puana çıktı. Türkiye’nin Sefalet Endeksi sıralamasında dünya birinciliğine yükselmesi, 20’nci yılını dolduran AK Parti iktidarının ayıbı ve yanlış ekonomi politikalarıdır.
İktidara bağlı TÜİK’in resmi rakamlarıyla bile ikinci sıradaki Arjantin’e 5,2 puan, üçüncü sıradaki Güney Afrika’ya 53,7 puan fark atarak ‘dünya sefalet birincisi’ olan Türkiye, ENAG’ın yüzde 185 oranında hesapladığı ekim enflasyonu baz alındığında ise 194,6’ya ulaşan puanıyla açık ara, hiçbir ülkenin erişemeyeceği sefalet rekorunun sahibi oluyor.
“Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, dezenformasyonla mücadele adı altında propagandayla gerçeklerin üzerini örtüp halkın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkına müdahale ediyor”
Amasra maden faciasındaki gerçeklere yönelik en büyük dezenformasyonu Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı bünyesindeki Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin yaptığı bilirkişi raporu ile kanıtlandı. Bu merkez, resmi dezenformasyon bülteni yayınlama ve gerçek dışı bilgileri topluma inandırma makinesine dönüştü. Yayınlanan ‘Dezenformasyon Bülteni’nin’ tümüyle ‘yalan ve dezenformasyondan ibaret’ olduğu, katliamın ağır ihmaller, yaşamsal uyarıların kale alınmaması sonucunda gerçekleştiği ve işçilerin göz göre göre ölüme gönderildiği, savcılık soruşturmaları ve bilirkişi incelemeleriyle kanıtlandı. Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, dezenformasyonla mücadele adı altında propagandayla gerçeklerin üzerini örtüp halkın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkına müdahale ediyor.
“Cumhurbaşkanı kararlarıyla Hazine arazileri, tarım ve orman alanları, sahiller, sit kapsamındaki koruma alanları art arda satılıyor”
2002’den bugüne 20’nci yılını dolduran AK Parti iktidarında, ülkenin fabrikaları, santralleri, limanları, madenleri, rafinerileri, yerli-milli ne var ne yoksa satıldı. Hazine ve devlet garantileriyle gelecek nesiller borçlandırılarak ‘ekonomik bağımsızlığımız’ ipotek altına alındı. Türkiye, borç batağına sürüklendi. AK Parti iktidarında, telekomünikasyondan enerjiye, ulaşımdan petrokimyaya, metalurjiden çimentoya, tarım ve gıda KİT’lerine kadar 273 kuruluşta hisse senedi veya varlık satış-devir işlemleri yapıldı. Bu kuruluşlardan 268’inde kamu payı kalmadı. 4 binden fazla kamuya ait gayrimenkul satıldı. Ülke kaynakları-birikimleri tüketilirken 2002’den bugüne 20 yılda toplam 63,7 milyar dolarlık satış gerçekleştirilmesine rağmen Merkez Bankası rezervleri eksiye indi. Millete ait olan varlıklar hızla elden çıkarıldıktan sonra şimdi Cumhurbaşkanı kararlarıyla Hazine arazileri, tarım ve orman alanları, sahiller, sit kapsamındaki koruma alanları art arda satılıyor.
“Üç kuruşluk destek için üreticiye mağduriyet yaşatılıyor, eziyet ediliyor”
Çiftçilere mazot ve gübre destek ödemesi, Ziraat Bankası’ndan kredi kartı almak ve kartı sadece bankayla anlaşmalı bayilerde kullanmak şartına bağlandı. Çiftçilerin kredi kartlarına yüklenecek destek ödemesini başka acil ihtiyaçları için kullanması yasaklanarak, yüz binlerce üretici Ziraat Bankası’yla kredi kartı anlaşması ve taahhütname imzalamaya mecbur ediliyor. Üç kuruşluk destek için üreticiye mağduriyet yaşatılıyor, eziyet ediliyor.
“Netanyahu liderliğindeki aşırı sağcı, fanatik Siyonist partilerin ittifakı, seçimden zaferle çıkarak parlamento çoğunluğunu kazandı”
İsrail’de eski Başbakan Netanyahu liderliğindeki aşırı sağcı, fanatik Siyonist partilerin ittifakı, seçimden zaferle çıkarak parlamento çoğunluğunu kazandı. Daha radikal-Siyonist partilerle ittifak yapan Netanyahu’nun atacağı adımlar, iktidarın İsrail ile başlattığı normalleşme adımlarını olumsuz etkileyebilir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçim sonrası İsrail ile normalleşmeyi sürdüreceklerini ifade etse de Binyamin Netanyahu’nun koalisyon için iş birliği yaptığı fanatik dinci partilerin ve liderlerin, radikal Arap-İslam düşmanı siyasilerin baskısı altında olacağı açık. Türkiye-İsrail ilişkilerinde yeni krizlerin yaşanmasını, normalleşmenin yara alması veya kesintiye uğramasını güçlü ihtimal olarak öngörüyorum.”