27 Kasım 2024
Ramazan Kara

Soykırım olduğuna karar verilmesi için; soykırımın yapıldığı veya uluslararası bir komisyon tarafından belirlenen bir ülkedeki mahkeme tarafından “Soykırım yapılmıştır” şeklinde bir karar verilmesi gerekir. O nedenle, geçmiş yıllarda birkaç ülkenin “1915 Yılında, Ermeni soykırımı yapılmıştır” kararı almasının ve ABD Başkanının “Osmanlı İmparatorluğu döneminde, Ermenilere soykırım uygulanmıştır” diye özetleyebileceğimiz şeyler söylemesinin, hiçbir hükmü yoktur. Ayrıca, Soykırım Olaylarında; devletler değil kararı alan, emri veren ve uygulayan kişiler suçludur. Bu yüzden “1915 yılında Ermeni soykırımı olmuştur” diyen bir mahkeme kararı olsa bile, -o dönemdeki yetkililerin tamamı yaşamını yitirdiği için- ortada yargılanacak birileri olmadığı gibi -devletleri yargılayacak bir düzenleme yapılsa bile- Osmanlı İmparatorluğu adından bir devlet kalmadığı için yargılama yapılacak bir zemin yoktur. Soykırım kararı; bir ülkenin, devlet başkanı tarafından dile getirilerek veya parlamentoda oylanarak alınıyorsa, ülkemizi yönetenler ve parlamentomuz, hemen “ABD tarafından, Nagazaki ve Hiroşima’da soykırım yapılarak, orada yaşayanlar katledilmiştir” diye bir karar alsın. Daha sonra, ABD eliyle; Afganistan ve Irak ile Suriye başta olmak üzere diğer Ortadoğu ülkelerinde dökülen kanlar dile getirilsin. Ardından da; Sayın İsmet İnönü gibi “Yeni bir Dünya kurulur. Biz de, o Dünya’daki yerimizi alırız” Sayın Bülent Ecevit veya Sayın Süleyman Demirel gibi “Ülkemizdeki, ABD ve NATO üslerini, işlevsiz duruma getiririz” denilsin. ABD Yönetimine “El mi yaman, bey mi?” gösterilsin yani. Yukarıdaki metni, bir yıl kadar önce yazmıştım. Önerim dikkate alınmadığı gibi HDP milletvekili Garo Paylan ve CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun son çıkışları ile ilgili olarak da, laf kalabalığından başka bir şey yapılmadı. Her konuda olduğu gibi, “Soykırım” olarak adlandırılan olayların, açıklığa kavuşturulması konusunda da geç kaldık. “Atalarımıza, soykırım yapıldı” veya “Ulus olarak asimile edildik” türü sözlerle yola çıkan örgütlerin, temel hedefleri: terör ile kendilerini tanıtmak, uluslararası alanda destek görmek, tazminat alma ve toprak edinme hakkı kazanmak. ASALA terör örgütü kurulmadan yıllar önce Ermeniler, PKK kurulmadan yıllar önce de, uluslararası sözde Kürtçü Lobi, Dünya çapında alt yapı oluşturmaya çalıştı. Biz de, terör olayları başladıktan sonra bile işi, ağırdan aldık ve “Üç beş çapulcu ile kısa sürede baş ederiz” der gibi önlemler aldık. Keşke, her 24 Nisan’dan önce ABD başkanlarının, ağzından çıkacak sözlere kulak kabartmak yerine “Ülkemizdeki ve diğer ülkelerdeki arşivleri açalım ve bu konuda, söylenenlerin gerçek yüzünü tüm Dünya ile paylaşalım” diyebilseydik. Maalesef, bunu söylemekte, çok geç kaldık. İnşallah daha da geç kalmayız. Bu konuyla ilgili olan ve 24.04.2021 tarihinde yayınlanan yazımdan sonra bir arkadaşım “Bizim aslımız, Erzurum’un Aşkale ilçesinden. Ermenilerin yaptığı katliamlardan kaçarak, Urfa’nın Halfeti ilçesine gelmişler. O kadar çok eziyet çekmişler ki; dedemler kaçarken kardeşlerini kaybetmiş. Gece hangi yöne gittiklerini bilememişler çünkü” diye yorum yapmış. Söz buraya gelmişken, Ermeni zulmü ile ilgili bir anımı da anlatmadan geçemeyeceğim. Ortaokulda okurken; söz konusu olayları, Ermenilerin yaptığını, orada askerlik yapan birinden dinlemiştim. Bir kuyuyu, insanlarla doldurup boğmuşlar. Kuyunun ağzında kalıp boğulmayanları da, kurşunlamışlar. Adam anlatırken ağladı. Ben de, çocuk halimle “Ya buraya da gelirlerse” diye korkudan ağlamıştım. Ermeniler, o tür katliamlar yaparken, bizim askerlerimizin ve halkımızın ne yaptığını anlatan biri olmadığı için bilmiyorum. Ancak birkaç yıl önce, askeri yetkili bir Rus’un “Sovyetler Birliği arşivlerinde, asıl katliam yapanların Ermeniler olduğunu gösteren belgeler var” diye açıklama yaptığını anımsıyorum. Bunun ortaya çıkması için, geçmişte Sovyetler Birliği’nde, şu anda Rusya’da bulunan arşivler ile ülkemizdeki arşivlerin bir an önce karşılaştırılması gerekiyor. Bu konuda arşivlerin ve işin uzmanı olanların konuşması, gereksiz konuşanların da susması gerekir yani…