27 Kasım 2024

FİLİSTİN’İN YALNIZLIĞI

Ramazan Kara

Aşağıdaki yazıyı, 20.05.2018 tarihinde, yazmıştım. O günden bu yana, değişen fazla bir şey olmadığı için tekrar yayınlama gereği duydum
Geçmişte Hitler’in soykırımından kurtulan Yahudiler tarafından kurulan İsrail Devleti -son günlerde- Filistin halkına, tüm Dünya’nın gözü önünde adeta soykırım uyguluyor.
Orada yaşananlara, Birleşmiş Milletler Örgütü sessiz kalırken Amerika Birleşik Devletleri başkanı, İsrail’e arka çıkan açıklamalar yaptı.
Arap ülkeleri, her zaman olduğu gibi sessiz.
Ülkemizdeki siyasi partilerin tamamı ve halkımızın büyük bir çoğunluğu, orada yaşananlara karşı tepki koymaya çalışıyor.
“Birinci Dünya Savaşında Araplar, bizi arkamızdan vurdu” diyenler bile, orada yapılanları görünce tepki yüklü yorumlar yapıyor.
Buna karşın ben, önce “Arap-İsrail Savaşlarında, İsrail’e destek olan 6. Filodaki ABD askerlerini, denize atan gençlere saldıranlar kınanmadan, Filistin’e destek mesajları yayınlamak ne anlama gelir acaba?” demeden edemiyorum.
Sonra, “Sarı Öküzü Vermeyecektik” diye biten öyküyü anımsıyorum.
İsrail’e kafa tutabilen Saddam Hüseyin ve Muammer Kaddafi öldürülürken sustuk. Hatta zaman zaman “Oh!” çektik.
Başer Esad da, aynı sonu yaşasaydı mutlu olacaktık.
Şimdi, sokaklarda gösteri yaparak “İsrail’in yaptığı katliamı” kınayıp durdurmaya çalışıyoruz.
Ortadoğu’da halkı, Arap-Müslüman olan ülkeler ise, Filistin ile İsrail’i, baş başa bırakıp uzaktan izlemeyi yeğliyor.
Birkaç gün önce, Sayın Cemil Kılıç “Filistinliler, Arap değil Filist olup yüzyıllar önce, Malta’dan gelerek, Kudüs ve çevresine yerleştiler” diye özetleyebileceğim şeyler söyledi.
Daha sonra da “Araplar ve Yahudiler kuzendir. Araplar, İbrahim Peygamberin oğlu İsmail’in soyundan gelir. Yahudiler ise, İbrahim Peygamberin diğer oğlu İshak’ın soyundan” dedi.
Bunları anımsayınca, insanın aklına “Acaba, ABD hayranı Arap liderlerin, Filistin halkının öldürülmesine sessiz kalmasının, altında yatan nedenlerinden biri de bu olabilir mi?” diye bir soru sormak geliyor.
Dünya’da yaşayan Müslüman sayısı, Yahudi sayısının 1000, İsrail’de yaşayan Yahudi sayısının 3000 katı. Filistin’in nüfusu da, İsrail’den fazla.
Buna karşın, İsrail’in yaptıkları, yanına kar kalıyorsa diyecek fazla bir şey yok aslında.
Bir yandan “Filistin yönetimi, hep hata yaptı. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini tanımadı. Kıbrıs Rum Kesimini, Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanıdı.” “Ermeni Soykırımı iddialarına karşı çıkmak yerine Ermenilerin tarafında yer aldı.” “Çin’in, Uygur Türklerine yapmış olduklarına da gereken tepkiyi koymadı” türü söylemlerde bulunuyoruz.
Diğer yandan “Filistin’in sorunu, bizim sorunumuzdur. Ümmet bizden destek bekliyor” diye özetleyebileceğim şeyler söylüyoruz.
O nedenle, bir türlü “Biz nerede hata yaptık. Yurtta Barış, Dünya’da Barış ilkesine sıkı sıkı sarılsaydık, bu yaşananları önleyebilir miydik?” veya “Tarım için çok elverişli topraklarımız olduğu halde, neden İsrail’den tohum alarak ekonomik yönden kalkınmasına katkı sunuyoruz?” diye soramıyoruz.
Acaba Filistin Devletinin, ilk başkanı Yaser Arafat, Yunanlılara ve Rumlara, eşi Yunanlı olduğu için mi yakınlık duymuştu? Yoksa Filistin Devletinin ayakta kalabilmesi için Kuzey Kıbrıs Rum Kesiminin ve Yunanistan’ın da üyesi olduğu Avrupa Birliğine üye ülkelerin desteğine muhtaç olduğu için mi?
Ermenilerin yanında yer almasının nedeni, Amerika Birleşik Devletlerindeki Ermeni Lobisini yanına çekerek Yahudilere karşı kullanmak olabilir mi?
Bu soruların gerçek yanıtlarını öğrenip ona göre pozisyon alamazsak Filistin’in yalnızlığı ve orada yapılan soykırım sürüp gidecek gibi.