27 Kasım 2024
Ramazan Kara

Aşağıdaki yazıyı, 2010 yılında yeniden yapılacak Eğitim Bilimleri Sınavından önce yazmıştım. Benzer bir durum –yaklaşık olarak 12 yıl sonra- yeniden yaşanınca önce bu yazıyı, daha sonra da yeni yazacağım bir yazıyı yayınlamak istedim.
Biliyorsunuz birkaç gün sonra KPSS-EĞİTİM BİLİMLERİ SINAVI yeniden yapılıyor.
Sınavın neden yenilendiğini hepiniz biliyorsunuzdur ama ben, gene de kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
Daha önce yapılan sınavda, sorular bir takım kişilere servis edildiği veya sınav sırasında çeşitli tekniklerle soruların dışarıya sızdırıldığı ve çözümlerinin alındığı gibi nedenlerle, geleceğimiz olan gençlerimiz yeniden sınavlara hazırlanmak zorunda kaldılar.
Soruların, büyük bir örgütlenmeyle sınavdan önce servis edilmesi, gerçekten korkunç bir güvenlik yetersizliği.
Bu olaya katkıda bulunanları ve onlara bu olanağı sağlayan sorumluları kınıyorum.
Cumhuriyet Savcıları ve diğer yetkililer, konu ile ilgili incelemelerle mahkeme sürecini başlattıklarına göre, yargıdaki bir olay hakkında daha fazla yorum yapmadan olayın başka bir boyutuna değinmek istiyorum.
Geleceğimiz olan gençlerimiz -çoğumuz için olduğu gibi benim için de- en değerli varlıklarımız.
Bir baba ve bir eğitimci olmam nedeniyle de gençlere ayrı bir önem vermekle kalmayıp aynı zamanda onları çok iyi anlayabiliyorum.
Öncelikle geleceğimize yön vermesini beklediğimiz bu gençleri, doğru dürüst bir sınavdan bile geçiremeyen biz yetişkinleri kınıyorum.
Cumhuriyetin ilk yıllarında, yirmili yaşlarda bir gencin Milli Eğitim Bakanı yapılmasına karşın yirmili yaşlardaki öğretmen adayı gençlerimizi doğru dürüst bir sınavdan bile geçiremediğimiz için utanıyorum ben…
Bir insan olarak, bir yetişkin olarak, bir baba olarak, bir eğitimci olarak ayrı ayrı utanıyorum.
Çocuklarım, çocuğum saydıklarım, çocuklarımın arkadaşları, öğrencilerim girdi bu sınavlara.
Aylarca, haftalarca, günlerce canlarını dişlerine takarak ve hala ailelerine yük olmanın ezikliğini yüreklerinde hissederek hazırlanıp sınava girdiler.
Kimi “artık atanabileceğim” diyebilecek kadar puan çekti. Kimi istediği gibi bir sonuç alamadı.
Sınavlar iptal edildikten sonra da; incitilmelerine, yıpranmalarına, boşa giden emeklerine karşın canla başla yeniden hazırlanmaya başladılar.
Biraz bencillik olacak ama önceliği yakın tanıdıklarım almak üzere, sınava girecek tüm gençlere başarılar diliyorum.
Ancak yeni yapılacak sınavla ilgili bir kaç cümle daha etmeden de duramıyorum.
Önceki sınav iptal edilince ve yenilenecek olan sınavlar sırasında küpe ve benzeri takılar, dışarıdan yardım alınabilecek bir cihaza çevrilebilir diye yasaklandı biliyorsunuz.
Hepiniz gibi ben de bu önlemlere sevindim.
YÖK Başkanımızın “Sınavlara, başı örtülü de girilebilir” açıklamasını öğreninceye kadar sevinebildim.
Herkes istediği gibi giyinebilsin, soyunabilsin. Herkesin bir özgür iradesi veya velisi olduğuna göre kimsenin ne çıkardığı da, ne giydiği de beni ilgilendirmez. Bunu öncelikle tüm açıklığıyla belirtmek istedim. Herkes kendine neyi yakıştırıyorsa onu giyer, neyi yakıştırıyorsa onu takar. O kadar.
Benim kafamı karıştıran bir kaç noktaya değinmemek elimde değil.
Başı örtülü sınava girecek olanların başörtüleri, sınava girerken çıkartılıp içerde dinleme cihazı, küpe ve benzeri şeylerin olup olmadığı konusunda kontrol yapılacak mı?
Yapılacaksa o anda başını açan birinin, daha önce başı açık girdiği bir sınavda tekrar başı açık olmasında ne gibi bir sakınca var? Yok, başı açılıp kontrol edilmeden sınava alınacaklarsa bu bir çeşit güvenlik yetersizliği değil mi?
Benim en çok garibime giden de, bu konunun şimdiye kadar, hiç kimse tarafından dile getirilmemiş olması. (Dile getirildiyse de ses getirmediği için ben duymamışım demek ki)
Televizyonlarda her gün kanal kanal gezip her şeyi bilen aydınlarımız(!) bu konuda, söz etmediklerine göre saçmalıyorum her halde.
Öyle ya, onların bilmediklerini ben mi bileceğim? Ukalalık işte.
Yukarıda yazdığım nedenle yeni bir skandal yaşanmaması dileyerek, geleceğin öğretmeni olmaya aday gençlerimize başarılar diliyorum.
Yazımı, gençlere yönelik birkaç cümle yazarak bitirmek istiyorum.
Sevgili gençler, yazdıklarımın etkisinde kalarak lütfen aykırı yorumlar yapmayın olur mu?
Sınavdan yeni çıkmanız nedeniyle ve gençliğin verdiği enerjiyle; hem o güzel düşüncelerinize, hem tertemiz ağızlarınıza yakışmayacak, hem de devlet memuru olunca sizi sıkıntıya sokacak şeyler söylemek isteyebilirsiniz ama lütfen, lütfen, lütfen…
Yapacağınız yorumlarda, söylediğiniz sözün kölesi olmaktansa söylemediğiniz sözün efendisi olmayı sürdürün.
Sizi çoooooooook seviyorum, size güveniyorum, gözlerinizden öpüyorum ve başarılar diliyorum.
Zihniniz de açık olsun, yolunuz da…