27 Kasım 2024
Ramazan Kara

Bildiğiniz gibi; KPSS geçersiz sayıldı ve ÖSYM başkanı görevden alındı.
İnşallah, son yıllarda -özellikle bu yıl- yapılan tüm sınavlar incelenir ve birkaç ay içerisinde yapılması planlanan sınavların tarihi -güvenli yapılacağından emin olunan- ileriki tarihlere alınır.
2010 yılında yaşanan benzer bir durumdan sonra o zamanki başkan Ali Demir’in açıklamalarına göre; yaşanan skandalın daha fazla kaşınmasını istemeyen bir güç olduğunu anlıyoruz.
O nedenle; ben, bu işin içerisinde başka bir oyun olduğunu düşünerek soruyorum:
KPS Sınavında yaşanan skandalın altında, bir komplo veya bilmediğimiz başka bir hesap ya da hesaplaşma olabilir mi?
Birkaç gün önce; sosyal medya hesabımda, bu soruyu sorunca -öngörülerine ve düşüncelerine çok saygı duyduğum- emekli öğretmen Uğur Yetkin Ağabey “Sanki yakalanmak için yapılmış; bir puştluk hissettim” diye yorum yapınca, nedenini tam olarak bilemediğim bir hesap olduğuna inanmaya başladım.
Milliyetçi Hareket Partisine yakın olduğu dile getirilen eski başkanın yerine, bir cemaate yakınlığı ile bilinen birinin, başkan olarak atanması karşısında diyecek fazla bir şey bulamasam da, kısaca değinmek istiyorum.
Cenab-ı Allah “Karşıma, kul hakkıyla gelmeyin” dediği halde “Cemaat üyesiyim” diyenler, sınav sorusu çalarak; kul hakkı yiyorsa, o cemaatin dindarlık ile uzaktan yakından ilgisi yoktur.
O nedenle; Cemaat liderinden “Efendim” diye söze eden birinin, o makama getirilmesini çok yadırgadım.
Dilerim ve umarım -KPSS skandalıyla gündeme oturan- ÖSYM; önümüzdeki dönemde, Öylesine Sınav Yapan Merkez(ÖSYM) olmaz.
Öyle bir durum yaşanırsa da; tuz satışları ve kullanımı yasaklansa iyi olur bence.
Son yaşanan, KPSS skandalı ile “Tuz koktu” çünkü.
KPSS’de başarılı olmak için; ÇALAN da var, ÇALışAN da…
Cemaat türü yapılanmaların önü açılırsa, soru çalmanın da önü açılmış olur bence.
Siyasi parti genel başkanlarından en az birinin; diğer genel başkanlara ve TBMM başkanına “El ele vererek devlete çöreklenen tarikat uzantılarını tespit edip hesap sorulmasını sağlayalım” türü bir çağrıda bulunması -acaba-çok mu zor?
Yukarıda da paylaştığım “KPS Sınavında yaşanan skandalın altında, bir komplo veya bilmediğimiz başka bir hesap ya da hesaplaşma olabilir mi?” soruma, gazeteci yazar Hayrettin Dinç arkadaşım da, aşağıdaki yorumu yazarak yanıt vermiş;
“Son gelişmeler göstermiştir ki; ÖSYM, İsmailağa Cemaati’ne teslim edildi.
Hatta bir adım ileri gidersek; hem toplumun hassasiyetine görevden alma ile ‘Her türlü haksızlığın karşısındayız’ mesajı verildi, Hem de, İsmailağa Cemaatinin, iktidara olan desteği pekiştirildi.
Böylece; Cemaat liderinin ölümünden sonra, cemaatten gelen çatlak sesler de susturuldu”
Uğur Yetkin Ağabey ve Hayrettin Dinç Arkadaşımın yorumlarından sonra, benim aklımda yeni birçok soru oluştu.
Yazımı, o sorulardan dördünü yazarak bitirmek istiyorum.
1- 2010 yılında yaşanan kopya skandalından sonra ÖSYM başkanı görevden alınmadığı halde, bu yıl neden alındı?
2- ÖSYM eski başkanının Milliyetçi Hareket Partisine, yeni başkanın İsmailağa Cemaatine yakın ise acaba; Adalet ve Kalkınma Partisi kurmayları “Bu gelişme nedeniyle, Cumhur İttifakı dağılsa bile Cemaatlere verilen destek, Milliyetçi Hareket Partisine verilen destekten daha fazla olur” diye düşünmüş olabilir mi?
3- 15 Temmuz Darbe Kalkışmasından önce, hükumete karşı sert muhalefetiyle tanınan Sayın Devlet Bahçeli; Fetullahçı Yapılanmadan boşalan kadrolara, Milliyetçi Hareket Partisine yakın olanları yerleştirmek amacıyla hükumete destek vermeye başlamış olabilir mi?
4- Üçüncü soruda, sözünü ettiğim kadrolaşma gerçekleşmiş ve bu durumdan rahatsız olan cemaatler, o kadrolarda bulunanları yıpratarak devlet içerisinde -kendileri- örgütlenmek amacıyla; ÖSYM başkanına karşı bir komplo kurarak, Milliyetçi Hareket Partisinin yerini almaya yönelik bir komplo kurmuş olabilir mi?