OKUL ÇANTASI ALTINDA EZİLEN ÇOCUKLAR
Ülkemizde, milyonlarca öğrenci var
Kimi öğrenciler, okullarına evlerinin önünde binip indikleri servislerle gidip gelirken kimi öğrenciler, kendi olanaklarıyla ve genellikle yürüyerek gidip dönüyor.
Bu sorunun çözülmesi için, öğrencilerin kimlik göstermek kaydıyla okullarına devlet tarafından ücretsiz olarak sağlanacak ve işin uzmanı olanların kullandığı servis araçlarıyla gidip gelmeleri en erken zamanda sağlanmalıdır.
Okula yürüyerek gidip dönen küçücük çocukların neredeyse bedenlerine yakın ağırlıktaki çantaları taşıdıklarını görünce, insan olan herkes gibi benim de içim acıyor çünkü.
Bilindiği gibi ilkokula başlama yaşı 6. İlk üç sınıftaki öğrencilerin bedenleri de küçücük. O küçücük çocukların çantalarını taşıyacak güçleri olmadığı için yanlarında anneleri veya başka bir aile büyükleri çanta taşımayı görev ediniyor.
O manzaraları her gördüğümde ben “Bu çocuklar, başta okul çantaları olmak üzere eşyalarına sahip çıkmayı ve kendi eşyalarını taşıma sorumluluğunu ne zaman kazanacak? Yoksa, ağaç yaşken eğilmeyi bıraktı mı?” diye kendi kendime sormadan edemiyorum.
Zaman zaman çocuklara “Çantanı neden, kendin taşımıyorsun?” Yanındaki büyüklere de “Çantayı neden, siz taşıyorsunuz. Bu çocuk, nasıl sorumluluk alacak?” diye sormak isterim ama bir çantaya, bir çocuğa bakınca sormaya utanırım.
Bu ülkenin Milli Eğitim Bakanı var, bürokratları var, öğretmenleri var, doktorları var, psikologları var, çocuk gelişimi ile ilgili uzmanları var.
Milyonlarca çocuğun anne-babası ve öğretmenleri de var.
Öyleyse bu duruma birileri, neden isyan etmiyor? Neden televizyonlarda, gazetelerde, okullarda veya farklı yerlerde, bu olay gündeme gelmiyor, getirilmiyor?
Neden?
O çocukları, bu durumdan kurtarmak çok kolay olduğu halde, iktidarda veya muhalefette olan partilerin yetkililerinden biri çıkıp da bu konuyu neden dile getirmiyor?
Hiç değilse kendi çocukları, torunları veya yakınlarının çocukları ile ilgili bu sorununun çözülmesi için neden konuşmuyor?
“Çocukları bu durumdan kurtarmak çok kolay olduğu halde….” diye cümle kurduğuma göre -sanırım- çözüm yolunu da ben söylemeliyim.
Geçmiş yıllarda, özellikle ilkokullarda kullanılan ders kitaplarının yanında, özel yayınevleri tarafından çıkarılan “Ünite Dergileri” veya “Yardımcı Kaynak Kitaplar” da kullanılırdı.
Ünite dergileri, her üniteyle ilgili tüm derslerin konularını bir dergide toplardı. O konuları işleme süresi de, ortalama bir ay kadar olurdu.
Günümüzdeki kitaplar, ilkokuldan liseye kadar devlet tarafından ve ücretsiz olarak veriliyor. Zorunlu eğitim ücretsiz olması gerektiği için bu uygulamayı, sonuna kadar destekliyorum.
Öğrencilik yıllarımdan bu yana bunu, hem isteyen hem de dile getiren biriyim çünkü.
Ancak yapılan uygulamada, her dersin bir kaynak kitabı, bir de defter gibi kullanılan çalışma kitabı var. Öğrencilerin her gün, birkaç kilogram yük taşıması da bu yüzden oluyor.
Oysa bu kitaplar az önce sözünü ettiğim ünite dergilerinin daha gelişmiş hali olacak şekilde, konuların ve defter niyetine kullanılacak çalışma sayfalarının da bulunduğu kaynaklara dönüştürülebilir.
Çok gerekli ve tekrarlanması zorunlu olan önceki bilgiler ile ilgili özet bilgiler eklenerek her ay başka bir kitap olarak verilebilir. Böylece her öğrencinin, okuluna yalnızca bir kitapla gitmesinin önü açılmış olur ve sonuç olarak öğrenciler, her gün iskelet yapılarına da zarar verebilecek kadar yük taşımaktan kurtarılmış olur.
Bu önerim uygulanırsa kitaplar ayda bir basılacağı için güncel olaylara da yer verilerek öğrencilerin fırsat eğitiminden yararlanması sağlanabilir.
Böyle bir uygulamayla; deprem, sel, doğal yıkımlar ve salgın hastalıkların olduğu durumlarda, öğrencilerin sıcağı sıcağına bilgi edinmeleri ile kitap ve defterlerinde bulunan mikroplardan korunması da sağlanmış olacaktır.
Yaklaşık olarak 10 ay kullanılan kitaplar, öğretmen, öğrenci, anne ve babalar ne kadar dikkat ederse etsin mikrop yuvasına dönüşüyor çünkü.
Çocuklarımızın, minicik bedenlerine zarar verecek ağırlıkta çantalar taşımamaları, eşyalarına sahip çıkmayı ve sorumluluk almayı küçük yaşlarda edinmeleri, eskimiş ve kirlenmiş okul araç-gereçlerindeki mikroplardan korunabilmeleri için bir kez daha “İlkokullardan başlayarak, ders kitapları, önümüzdeki yıldan itibaren her ay tüm dersleri ve çalışma defterlerini kapsayan bir kitap olarak verilsin” diyorum… (09.10.2019)