SEÇİM KAZANMAK İSTENİYORSA
Sol içerikli olduğu için Cumhuriyet Halk Partisi tarafından kullanılması gereken “Benim Köylüm, Benim İşçim, Benim Yetimim” “Orta Direk” “İki Anahtar” “Adil Düzen” “3Y ile Mücadele” gibi sloganlar hep sağ partiler tarafından kullanıldı ve halka “Sol öldü” dedirtildi.
O nedenle; Cumhuriyet Halk Partisi, yıllardır -partinin- oyunu -birinci parti olacak veya tek başına iktidara gelebilecek kadar- arttıramayan kadrolu laf ebelerini emekliye ayırıp daha donanımlı ve dinamik bir kadro kurmalıdır.
Ayıca, sağdan transferler yapmak veya -kısmen de olsa- sağa kaymak yerine, sağcıların daha fazla kullandığı sol söylemlere sahip çıkmaları gerekir.
Böyle bir yol izlendiğinde; Sayın Bülent Ecevit’in, Cumhuriyet Halk Partisi genel başkanı olduğu döneminde yaşandığı gibi sağ partilere giden %65 civarındaki oyun bir kısmı yeniden alınabilir.
Sayın Bülent Ecevit %42 civarındaki oyu “Ne Ezilen, Ne Ezen! İnsanca, Hakça Bir Düzen!” sloganını kullanarak, o kesimden aldı çünkü.
Aynı Bülent Ecevit’in, Demokratik Sol Parti genel başkanıyken de “Gözün Aydın Türkiye, Ak Güvercin Geliyor!” sloganıyla iktidara geldiğini unutmamak gerekir.
Bir yıl kadar önce “Herkes, oy verdiği partinin hatasını eleştirebilseydi; ülke olarak da, toplum olarak da, birey olarak da çok daha iyi bir yerde olurduk. Size göre de öyle değil mi? İktidarda olanlar ve taraftarları geçmişi kötülüyor, muhalefet ve taraftarları iktidarı. İktidar bugünü güzelleştirmeli, muhalefet geleceği nasıl, daha güzelleştireceğini anlatmalı oysa.” yazmıştım.
Siyasilerimiz -hala- öyle bir yol izleyemediği için “Kamuoyu araştırma sonuçlarına göre iktidarda olacağız” söylemi, yerini “Halkın her kesimine, kendilerine dönük projelerimizi -enine boyuna- anlattığımız için iktidara yürüyoruz” söylemine bırakamadı.
O nedenle; ilk yapılacak seçimde, yeni sürprizler yaşanabilir.
Kararsız seçmen kitlesi, %10 ile %20 arasında, inip yükseliyor çünkü.
13-14 yaşımdan bu yana, siyasi olaylar hakkında bilgi edinen ve yorum yapan biriyim.
En garibime giden şey; milletvekillerinin çoğunun yıllardır milletvekili ve(veya) eski bir milletvekilinin yakın akrabası olması. Aynı kişiler; erken ya da zamanında yapılacak ilk seçimde, büyük bir olasılıkla -seçilebilir bir sıradan- tekrar aday gösterilecekler.
Söz gelimi; Cumhuriyet Halk Partisinin oy oranı -yıllardır- %25 civarında ve şu andaki milletvekillerinin büyük bir çoğunluğu yıllardır milletvekili.
Ana Muhalefette olan bir partinin, siyasetin gereği olarak en dinamik parti olması gerekir.
Cumhuriyet Halk Partisi yöneticileri, iktidara gelmeyi istiyorsa ilk yapmaları gereken şey; yıllardır partide görevli oldukları halde, bırakın partiyi iktidar taşımayı, oy oranını bile arttıramayanları emekliye ayırıp onların yerine, ya yenilerini getirmeli veya gelecek olanların önünü açan bir delege ve aday belirleme düzenlemesi yapmalıdır.
Son yapılan yerel seçimler, yıpranmamış adaylarla kazanıldı çünkü.
Cumhurbaşkanı adaylığı için de aynı yol izlenmelidir. Bir partinin genel başkanı veya bir kentin belediye başkanı değil yüzü eskimemiş ve birikimli biri aday gösterilmelidir yani.
Sözü edilen, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemdeki cumhurbaşkanı tanımı da benim dediğim gibi değil mi?
Kamuoyu araştırma şirketlerinin açıkladığı sonuçlara göre “Ankara Büyükşehir Belediyesi başkanı, Sayın Mansur Yavaş veya İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkanı, Sayın Ekrem İmamoğlu aday gösterilirse cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmaları kesin” gibi.
Ancak, iki şehirde de; Belediye başkanı, Cumhurbaşkanlığına aday gösterildiği anda, belediye başkanlığı Cumhur İttifakı’ndan -büyük bir olasılıkla da Adalet ve Kalkınma Partili- birine bırakılacak.
Belediye Meclisindeki çoğunluk Cumhur İttifakı’nda çünkü.
Cumhuriyet Halk Partisi gibi bir partinin yetkilileri; Sayın Murat Karayalçın’ın Ankara Belediye Başkanlığından ayrılarak SHP genel başkanı seçildiği ve Ankara Belediye Başkanlığını Sayın Melih Gökçek’e kazandırdığı süreci anımsayarak, yeni bir hezimetin yolunu açmamalıdır