SEÇMEN ANALİZİ
Aşağıdaki yazıyı, 24.02.2018 tarihinde yazmıştım. O günden bu yana; birkaç siyasi parti daha kurulduğu halde, durum “üç aşağı beş yukarı” aynı olduğu için tekrar yayınlamadan edemedim.
Genel Seçim, Yerel Seçim, Referandum veya Cumhurbaşkanlığı Seçimi olmasına bakmaksızın ülkemizde yapılan her seçimde; sandığa gidip oy kullananların oranı %85, sandığa gitmeyenlerin oranı ise %15 cvarında.
Öyle veya böyle, her seçimde seçmenlerin %15’i, demokratik hakkı olan oy kullanmaktan yararlanmıyor yani.
Peki, bu insanlar, neden oy kullanmıyor? Ya da, oy kullanmayanların siyasi görüşü nedir?
Bu insanların, büyük bir bölümü, oyunu hak eden bir parti göremiyor veya seçim barajı nedeniyle “oyum, nasıl olsa boşa gidecek” diye düşünüyor ve gerçekten desteklemediği bir partiye oy vermek istemiyor.
Bu seçmenlerin, yaklaşık olarak; %10’u sol, %2’si sağ, %1’i mazereti olanlar, %1’i tarafsız %1’i de Kürt oyları. Sandığa gitmeyenlerin büyük bir çoğunluğu, sol görüşlü ve sağ görüşlü seçmenlerin, sandığa gitme oranı, sol görüşlü seçmenlere göre daha yüksek yani.
İyi Parti kurulmadan önce, %85’lik seçmenin, (Sandığa gidenler, %100 kabul edilince) %25’i Recep Tayyip Erdoğancı, %17’si CHP’li, %8’i ya yeni kurulan bir parti, ya yeni seçilen bir lider, ya da seçime dönük bir söyleme oy vermeye yatkın, %7’si AKP’li, %5’i MHP’li, %5’i HDP’li, %33’ü de kararsız. %33 karasızların dağılımı da “3 aşağı 5 yukarı”; %10 Sağ, %7 Sol %6 Kürt oylar. %10 da “yüzergezer” diyebileceğimiz oylar.
Seçim sonuçlarını, bu %33’ün oyları belirliyor. Onlar, -neredeyse her seçimde- seçimlere birkaç ay kalıncaya kadar, oy tercihleri konusunda kararsız kalıyor.
Bu %33’lük orana, yukarıda açıkladığım “%8’lik yeni kurulan bir parti, yeni seçilen bir lidere ya da seçimlere dönük bir söyleme oy verenler” de eklenince toplam oran %41’i buluyor.
Bu oranın, toplam oyun üçte birinden ve 2002 seçimlerinde Adalet ve Kalkınma Partisi’ni tek başına iktidara taşıyan orandan daha çok olduğu göz önünde bulundurulunca, kendisine çeki düzen veren her partinin iktidar olma olasılığı olduğu “Gün gibi ortadır”
Hem, 1970’li yıllarda ve 1990’lı yılların sonunda Bülent Ecevit’i başbakan yapan, hem de Haziran ve Kasım seçimlerinde MHP ile HDP için –neredeyse- eşit oranda ve eşit sayıda milletvekili çıkararak “Bu ülkenin Türkçü- Kürtçü diyerek ayrışmaya değil bütünleşmeye ihtiyacı var” der gibi bir sonuç ortaya koyanlar, o seçmen kitlesidir.
Süleyman Demirel’i 6 kez gönderip 7 kez getiren, Turgut Özal, Tansu Çiller, Necmettin Erbakan ve Recep Tayyip Erdoğan’ı iktidara taşıyan da o seçmenlerin oyu olmuştur.
Haziran seçiminde, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarına son vermek istediği halde istediği sonuca ulaşamadığı için “Ülke kaosa gitmesin” diyerek MHP ve HDP milletvekillerinin sayısını yarıya düşürüp -Kasım ayında- Adalet ve Kalkınma Partisi’ni yeniden iktidar yapan oyun çoğu, sözünü ettiğim %41’lik seçmenin tercihidir.
Haziran seçimlerindeki oy dağılımı -yaklaşık olarak-;
AKP : %42 (%7 AKP + %25 RTE +%3 sağ +%3 yüzergezer oylar +%3 Kürt oylar +%1 yeni parti olmadığı için “koalisyon olmasın” diyenlerin oyu)
CHP: %26 (%17 CHP +%3 yüzergezer oylar +%4sol +%2 yeni kurulan parti olmadığı için o günkü söylemlere verilen oylar)
MHP: %16 (%5 MHP +%7 sağ +%2 yüzergezer oylar +%2 o günkü söylemlere verilen oylar)
HDP: %14 (%5 HDP +%3 Kürt +%3 sol +%1 ortada +%2 yüzergezer oylar + %2 yeni kurulan parti olmadığı için o günkü söylemlere verilen oylar)
Diğer: %2 idi.
Kasım seçiminde ise; CHP: %26’lık oyla, tabanını tutmayı başardı ve oy oranını korudu.
MHP’nin sağ oyları ve HDP’nin Kürt oyları ile “Ülkenin kaosa gitmemesi için tek başına iktidar olacak bir partiye oy verelim” diyenlerin oyları, Adalet ve Kalkınma Partisi’ni, yeniden tek başına iktidar yaptı.
MHP ve HDP, oy kayıpları nedeniyle, önceki milletvekillerinin yarısı ile yetinmek zorunda kaldı.
Kasım seçimlerinin, en ilginç sonucu ise MHP ve HDP milletvekillerinin sayısının, yeniden başa baş olması oldu.
İyi Parti kurulduktan sonra, oy dağılımı ve kararsızların oranı da değişti.
Şu andaki oy dağılımı:
AKP: %25 RTE +%7 AKP oylarını, hala koruduğu için en az %32 oyu var.
CHP: %17’lik kemikleşmiş oyunu koruyor ama “Asgari ücreti artıracağız” ve “2 maaş ikramiye vereceğiz” gibi yeni söylemler ve politikalar geliştirmek yerine; hem cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a, hem de hükumet üyelerine laf yetiştirmeyi öne çıkardığı için oy oranı hala %26 civarında kalıyor.
MHP: %5’lik kemikleşmiş oyunun, en az %2’sini, İyi Parti’ye kaptırdığı için, Adalet ve Kalkınma Partisi ile seçim ittifakı yapmanın yollarını arıyor.
HDP: %5’lik kemikleşmiş oyunu, %10’a çıkararak ülke barajını aşamayacak veya kıl payı aşacak gibi.
O nedenle, yapılacak bir erken seçimde –sanırım, geçmişte yaptığı gibi- bağımsız adaylar çıkarma yoluna gider.
İyi Parti: Yeni kurulan bir partiye ve yeni söylemlere göre oy verenlerden %6 civarında bir oy alacağını sanıyorum. Sağ oylardan %5, MHP’den %2, yüzergezer oylardan %5 oy alacağı düşünülürse şimdiki oyunun %18 civarında olduğu görülüyor.
Yukarıdaki tespitleri yaptığım saatlerde; CHP kurultayı, yeni başlamıştı ve henüz genel başkan seçilmemişti. CHP kurultayının Yeni Parti oyları başta olmak üzere, oy dağılımına ne tür bir etki yapacağı, başka bir yazı konusu.
Yeni seçilen genel başkan ve yönetim kurulu hakkındaki görüşlerimi, kurultaydan sonraki seçmen eğiliminin nasıl olacağını ve bu kurultayın cumhurbaşkanlığı seçimini nasıl etkileyeceğini başka bir yazımda ele alacağım.
Şu andaki, toplam oy dağılımı: %32 AKP +%25 CHP +%18 İyi Parti +%5 HDP +%2MHP +%18 kararsız (Kararsızların da, %6 Kürt oylar+%5 yüzergezer oylar +% 5 sağ oylar+%3 sol oylar) =%100 olduğu tahmin edilebilir.
Bu durumda; ortadaki %18’lik karasız oylar ve diğer partilerin tabanından alınabilecek oylar, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin göstereceği bir adayı, cumhurbaşkanı seçebileceği gibi; CHP veya İyi Parti’nin ikinci tura kaldığında diğer partilerden oy alabilecek bir adayının da cumhurbaşkanı seçilmesi sürpriz olmaz.