27 Kasım 2024
Ramazan Kara

(Ağabeyim Yusuf Ali Kara’nın, öğretmen olduğunda -öğretmenine- yazmış olduğu şiir)
Sevgili öğretmenim, vedalaştık el ele;
“Şimdi sizin yuvanız vatan.” dedi gözlerin.
“Bundan sonra başlıyor en büyük mücadele,
Namert oğlu namerttir kaçan.” dedi gözlerin.
“Sen çok yamansın ama, eloğlu daha yaman,
Belanın üstüne git,sakın deme ‘elaman’.
Sahte ninniler ile uyudun bunca zaman,
Uyuduğun yetmez mi? Uyan!” dedi gözlerin.
“Senden hizmet bekliyor anamız Anadolu;
Yolunun üstünde hep, türlü engeller dolu.
Gideceğin doğru yol Atatürkçülük yolu,
Bu yoldan dönmek olmaz, dayan!” dedi gözlerin.
“Göğüs gerdim, korudum, yaşattım hürriyeti;
Atadan devraldığım yüce Cumhuriyeti.
Sana bırakıyorum bu kutsal emaneti;
Şimdi sıra sendedir, davran!” dedi gözlerin.
“Senin omuzlarında bu vatan yükselecek;
Kara günler bitecek, aydın günler gelecek.
Belki de yağlı kurşun bağrımızı delecek;
Bakalım, ne gösterir zaman.” dedi gözlerin.
Babamdan kalma bir söz kulağıma çalınır:
Önder bilge değilse yarı yolda kalınır.
“Sakın şunu unutma: Hak verilmez, alınır.
Sen de kendi hakkını kazan.” dedi gözlerin.
“Kendim söğüt yutmadım öğüt verirken size;
Öğrenin Atatürk’ü, sindirin içinize.
Her zaman ileriye!… Durmak yakışmaz bize,
Devrilecektir elbet duran.” dedi gözlerin.
“Sen halkın çocuğusun, sakın halkı hor görme;
Atatürkçülüğünden bir damla ödün verme!
Şehitler torunusun, toprağa beyaz girme;
Kubilay gibi sen de boyan!” dedi gözlerin.
“Güzele canını ver, çirkine gül uzatma.
Kötüye söversen söv, iyiye dil uzatma.
Kendini iyi koru, harama el uzatma;
Sonra açığa çıkar foyan.” dedi gözlerin.
“Güzelleri görünce takılıp kalma sakın!
Dertsiz olan başını dertlere salma sakın!
Kırık saza abanıp türküler çalma sakın;
Âşık olursan halin yaman…” dedi gözlerin.
“Ey deli Kara Yusuf! Gene âşık mı oldun?
Neden böyle kansızsın, neden sararıp soldun?
Kâr mı ettin, zarar mı?… Bu sevdadan ne buldun?
Eksilmiyor başından duman.” dedi gözlerin.