SURİYELİLERİ GÖNDERMEK İÇİN NE YAPMALI?
Yaklaşık 10 yıl kadar önce, berberde tıraş olurken içeriye, bir Suriyeli girdi.
Hatay’ın bir ilçesinden olan berber de Arapça bildiği ve gelen insanı önceden tanıdığı için Arapça konuşmaya başladılar. Aradan birkaç dakika geçtikten sonra berber “Hocam, Arapça bilmiyor. Ayıp olmasın. Sen, Türkçe de bildiğin için artık Türkçe konuşalım” deyince, adamın Türkçeyi de çok güzel konuştuğunu öğrendim.
Suriyeli adam, oturduğu semtte, Türkler ile yaşadıkları kavgadan söz ediyormuş.
Ben “Neden kavga ettiniz? Karakola gidip şikayet etseydiniz. Kavga ettikleriniz, kalabalık bir grupla size saldırırsa ne yapacaksınız?” der demez “Bizim arkamızda Tayyip var. Kimse bize bir şey yapamaz” diye karşılık verince, ayağa kalkıp “Sen, kim oluyorsun da, benim cumhurbaşkanımdan ‘Tayyip’ diye söz ediyorsun? Utanmaz adam. Adam size, ülkesini açmış. Sen saygısızlık yapıyorsun” diye bağırmaya başladım.
Benden korktuğunu anlayınca, fazla üzerine gitmeden sustum.
Son dönemlerde -Suriyelilerin- ülkemizin çeşitli yerlerinde, bizim yurttaşlarımıza karşı yaptıkları taşkınlıkları duyunca aklıma hep o gün yaşadıklarım gelir ve “Suriye durulduğuna göre, ülkemizde yaşayan Suriyelileri, ülkelerine -onları da incitmeden- tek tek yollamak gerek” diye düşünürüm.
Antakya’da okuduğum yıllarda, trafik ışıkları olmadığı için şehrin trafik akışını düzenleyen Abdülcelil adında bir Amca vardı.
O “dur” işareti yapınca tüm sürücüler durur, Abdülcelil Amca, yayalara dönüp “TEK TEK” deyince, yayalar da tek sıra halinde karşıya -güvenli bir şekilde- geçerdi.
Abdülcelil Amca yaşıyorsa; Suriyelileri, tek başına “tek tek” diyerek gönderebilir yani.
Birkaç hafta önce; hem Cumhur İttifakı hem de Millet İttifakı bileşenleri “Suriyeliler ülkelerine gönderilecek” diyerek bir ortak noktada buluştuklarına göre; bu konu, bir an önce Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülüp bir çıkar yol bulunmalıdır.
Keşke, Millet İttifakı bileşenleri; Cumhurbaşkanımızın, Suriyelilerin ülkelerine gönderilmesi konusunda geçmişte söyledikleri üzerinden polemik yapmak yerine “Ülkemizde yaşayan Suriyelilerin -ülkelerine- ne zaman ve nasıl gönderileceğinin görüşülmesi için -içerisinde, Cumhur İttifakı bileşenleri lider kadrosunun son söylemleriyle güçlendirilmiş- bir meclis araştırması önergesi verseydi.
Suriye’yi ben yönetsem -savaş nedeniyle, ülkelerini terk ederek- başka ülkelerde yaşayan Suriyelileri, bayram günlerinde; ya ülkeme sokmam, ya da yaşadıkları ülkeye dönmelerine izin vermem.
Türkiye Cumhuriyetini, ben yönetiyor olsam da “Ülkemizde yaşayan Suriyeliler, bayramlarda; ya ülkelerine gitmesinler veya geri dönmesinler.” der ve bunun için ne gerekiyorsa yapılmasını sağlardım.
Birkaç gün önce; yurdumuza gelen -yabancı- bir grubun, başka bir ülkeden gelen bir grubu kaçırıp fidye istediği yönünde bir haber okuyunca, yetkililerden ve muhalefette bulunanlardan, bir an önce gerekli girişimde bulunmasını bekliyorum.
Sorun, insani yardımdan çok geleceğimizi tehdit eden bir çıban olmaya aday olduğu için ülkemizi yönetenlerin atacağı adımı beklemek en doğru yoldur.
Yurttaşlarımız, zaman zaman olduğu gibi o insanlara zarar vermek yerine, devleti yönetenlerin atacağı adımı beklemelidir yani.
Ülkemize; mülteci, sığınmacı, geçici sığınmacı veya ülkesinden ipini koparıp gelenler tek tek tespit edilerek, uluslararası ve yerli hukukun gereği bir an önce devlet tarafından yapılmalıdır.
Ukrayna ile Rusya arasındaki savaşı da düşününce, ülkemize yeni gelenler olmasından korkuyorum.
Rusya ile savaşa girmekten çekinen veya korkan Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri yetkililerinin başımıza – önümüzdeki dönemde- ne tür işler açacağını kestiremiyorum çünkü.
Savaş çıkartarak milyonlarca insanın yaşamını kaybetmesine neden olan, Amerika Birleşik Devletlerini yönetenler ve suç ortakları; sivrisinek gibidir. İnsanların kanını emer gider.
Gittikleri yerde yaşayanlar da, kulaklarındaki vızıltı ve bedenindeki kaşıntıyla baş başa kalır.
Amerika Birleşik Devletleri yöneticileri -kendilerini- demokrasinin sigorta poliçesi gibi gösterse de Dünya’da yapılan savaşların ve askeri darbelerin -nerdeyse hepsinin- arkasında onlar vardır.
İkinci Dünya Savaşı çıkmadan önce; Hitler’i, savaş çıkarmak için gaza getirdiği halde, Hitler’e karşı savaş kazanan da ABD yetkilileri ve ortaklarıdır.
Aynı durumun, Ukrayna için geçerli olup olmayacağını zaman gösterecek.
Amerika Birleşik Devletleri yetkilileri, ülkelerinde yaşanan derin yoksulluğu; silah satarak, savaş çıkartarak ve iğrenç bir mikser gibi Dünya’yı karıştırarak perdeliyor çünkü.