27 Kasım 2024

TİP, Can Atalay için sokağa çıktı: ‘Hatay vekiline kavuşacak!’

Türkiye İşçi Partisi (TİP), Hatay Milletvekili Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesinin ardından yurttaşlar   yurdun birçok yerinde sokağa çıktı. İstanbul’da düzenlenen eylemde, “Saray, depremzede Hatay halkının iradesini hiçe saydı; hepsinin ötesinde Türkiye Cumhuriyeti Anayasasını fiilen feshetti” ifadeleri kullanıldı.

Gezi Davası’ndan aldığı hapis cezası nedeniyle tutuklanan ancak Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) iki kez verdiği hak ihlali kararına rağmen tahliye edilmeyen TİP Hatay Milletvekili Can Atalay’ın milletvekilliği, bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda düşürüldü.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin Atalay hakkında verdiği kararı Genel Kurul’da Meclis Başkanvekili Bekir Bozdağ okudu.

Kararın okunmasına yönelik tepkiler sürerken, TİP birçok il ve ilçede sokağa çıkarak durumu protesto etti.

İstanbul’da Beşiktaş İskelesi’nde düzenlenen eylemde Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, Emekçi Hareket Partisi (EHP) adına Özge Akman, Türkiye Komünist Hareketi (TKH) adına Aysel Tekerek, Emek Partisi (EMEP) adına Sema Barbaros, Sosyalist Emekçiler Partisi (SEP) adına Emrecan Konyalı, Devrimci Hareket adına Doğukan Akkaya, Sol Parti adına Alper Taş, Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) adına Juliana Gözer, Halkevleri adına Efe Çolak ve Sosyal Haklar Derneği adına Atalay’ın avukatı Deniz Özel birer konuşma yaptı.

‘YAŞANAN ŞEYİN ADI DARBEDİR, ALTINDA İMZASI OLANLARIN HEPSİ DE DARBECİDİR’

TİP Parti Meclisi Üyesi Avukat Özgür Urfa da eylemde konuşma yaptı. Urfa, “Bugün yaşanan şeyin adı darbedir” sözlerini vurguladığı konuşmasında şunları kaydetti:

“Bugün 30 Ocak 2024. Bu tarihi kenara not alıyoruz. Bu ülkede 12 Mart’ta ne olduysa, 12 Eylül’de ne olduysa bugün de bir benzeri olmuştur. Bugün yaşanan şeyin adı darbedir. Bunun altında kimin imzası varsa bunların hepsi de darbecidir. Bu ülke 12 Mart darbecilerini unutmadı, 12Eylül darbecilerini unutmadı, bugünkü darbecileri de unutmayacağız. Üstünden üç gün, üç yıl, otuz yıl geçse de darbecilikten yargılanacaklar ve hak ettikleri cezaevine girecekler.

Bugün mecliste yaşanan şudur: 15 Temmuz’da darbeye direnen meclis bugün darbenin parçası olmuştur. Bu utanç onlara yetecektir, bunun hesabını vereceklerdir. 15 Temmuz’da darbenin başında onlar Fethullah Gülen öven Bekir Bozdağ o gün yapamadıklarını bugün yapmıştır. O gün yapılamayan darbeyi bugün yine Bekir Bozdağ adına imza atarak yapmıştır. Ama mesele esir düşmekte değil, mesele teslim olmamaktadır. Biz teslim olmuyoruz, bundan sonra da olmayacağız. Bizi korkutamayacaklar, yıldıramayacaklar. Vazgeçmeyeceğiz, unutturmayacağız. Kaç gün sürerse sürsün, kaç ay sürerse sürsün bu darbeye hep birlikte direneceğiz.

‘ANAYASA RAFA KALKTI, ANAYASA MAHKEMESİ KAPATILDI, HUKUK KALMADI’

Türkiye’de bugün anayasa rafa kalkmıştır. Anayasa Mahkemesi bugün kapatılmıştır. Bugün hukuk kalmamıştır. Hukuk yoksa sokak vardır diyoruz, buradayız, sokakta olmayı sürdüreceğiz. Bu darbe sadece Can Atalay’a karşı yapılmamıştır, bu darbe sadece Türkiye İşçi Partisi’ne karşı yapılmamıştır, bu darbe en çok Hatay halkına karşı yapılmıştır. Bir yıl önce dümdüz olan, taş üstünde taş kalmayan Antakya, Defne, Samandağ, Arsuz halkına karşı yapılmıştır. Taş üstünde taş kalmayan yerlerin sorumluları yargılanmamaktadır. Aradan bir yıl geçti, kimse hesap vermemektedir. Müteahhitler ellerini kollarını sallayarak gezmeye devam etmektedir. Kamu görevlileri ellerini kollarını sallayarak gezmeye devam etmektedir. İşte Can Atalay bu yüzden hala tutsaktır, onlar dışarıda rahat gezebilsinler diye tutsaktır. Ama pes etmiyoruz. Can Atalay’ı çıkaracağız. O müteahhitleri, o belediyedeki kamu görevlilerini, o bakanlıktaki görevleri hak ettikleri yere göndereceğiz.

Bugün burada bitmiyor mücadelemiz. Hatay halkının yanında daha fazla olacağız. Can Atalay’ın gidemediği yere biz gideceğiz. Arsuz’da, Defne’de, Samandağ’da bir kez daha göstereceğiz. Halkçı belediyecilik nasıl yapılır, halkın çıkarına nasıl çalışılır, hep birlikte göstereceğiz. Hepimiz birer Can Atalay olacağız. Hepimiz Hatay’da olacağız. Mücadele sürüyor, darbeye direniyoruz, herkesi de bu darbeye direnmeye davet ediyoruz!”

BARIŞ ATAY: BUGÜN GÖRDÜĞÜMÜZ GÖRÜNTÜ, TÜRKİYE SAĞ HAREKETİNİN ÇARESİZLİĞİ

Beşiktaş İskelesi’nde düzenlenen eylemde, TİP Genel Başkan Yardımcısı Barış Atay da konuştu. Atay, “Hepiniz tarihin tozlu sayfalarında yok olup gideceksiniz” ifadelerini kullandığı konuşmasında şunları dile getirdi:

“Bugün gördüğümüz görüntü aslında tanıdık olduğumuz ama bir kez daha tekrarlanan Türkiye sağ hareketlerin toplamanın aciz, gülünç ve asla bitmeyecek olan çaresizliği. Türkiye sağ hareketi on yıllardır iktidarı elinde tutmanın verdiği kendilerine göre özgüvenle, ülkedeki devrimcileri, sosyalistleri tutuklayarak, öldürerek, kaybederek, yok sayarak sindireceklerini sanmışlardır. Ama gelin görün ki buradaydık, buradayız ve burada olacağız. Onlara bir türlü anlamadıkları bir şeyi söylemek her zaman olduğu gibi yine borcumuzdur: Biz verdiğimiz mücadelenin ne olduğunun farkında olan insanlarız. Biz başımıza gelme ihtimali olan şeylerin hep farkında olan insanlarız. Tutuklanabileceğimizi de öldürülebileceğimizi de başımıza türlü türlü felaketler gelebileceğini de bilerek verdik bu mücadeleyi. On yıllardır bu mücadeleyi verenlerin açtığı yolda yürüdük, yürümeye devam ediyoruz. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.

Şu önemlidir, insanlar kendilerini bilmeli. Biz kendimizi nasıl biliyorsak AKP’liler, MHP’liler, milletvekilleri, yöneticileri mutlaka kendilerini biliyorlar. Mesela bizim milletvekillerimiz diğer milletvekillerinin bazıları gibi hiç cinayetle anılmaz, hiç hırsızlıkla anılmaz, hiç dolandırıcılıkla anılmaz, hiç rantla anılmaz. Bizim milletvekillerimiz ya da yoldaşlarımız yaptıkları, söyledikleri hiçbir şey için başı aşağıda gelmezler. Can Atalay’ı tanımak mı istiyorsunuz? Bugün bazı iktidar mensupları hakkında ‘terör örgütü suçlamalarından oluşan suçlamalar milletvekilliğinin düşürülmesini gerektirir’ diye laflar ettiler. Bu ne demektir? Can Atalay’a terörist diyorlar, öyle mi? Biz buna alışığız, bize terörist denmesine alışığız, ama ben Can Atalay’ı anlatayım: Can Atalay avukattır, Can Atalay devrimcidir, Can Atalay çok güzel bir insandır öncelikle. Nerenin avukatıdır? Soma’da madende, Çorlu’da trenlerde, Sakarya’da, fabrikalarda patlamalarda, Hatay’da, Adıyaman’da, Elbistan’da, Pazarcık’ta depremde katledilenlerin, Aladağ’da yakılan kız çocuklarının avukatıdır. Sizin Can’ı dört duvar arasına hapsettiğinizi sanmanız, Can’ın niteliklerinden toz zerresi kadar götürmez, bilesiniz. Can’a terörist mi diyorsunuz? Terörist demek bu ülkede bedava arkadaşlar. Gördüğünüz herkes iktidara göre terörist, bizim bununla bir sorunumuz yok.

‘ANAYASAYA DARBE YAPMALARIYLA VATANA İHANET SUÇU İŞLEYEN BU İKTİDAR YARGILANACAK’

Sonuç itibariyle daha önce de söyledik, birileri bize terörist diyecek diye biz bildiğimiz yoldan yürümekten de verdiğimiz mücadeleden de vazgeçmeyiz. Ama illa bir terörist görmek istiyorsanız, sevgili yoldaşımız Can’ın aylar önce bırakılması ve yemin etmesi gereken kürsüde bugün ağzından salyalar akarak onun vekilliğini düşürme kararı okuyan Bekir Bozdağ’a bakacaksınız. Terörist görmek istiyorsanız ona bakacaksınız! Bugün terörist dediğiniz Fetullahçıların elini eteğini öpen milletvekilinden bakanına hatta Cumhurbaşkanı’na kadar bakacaksınız! Bizi sindirebileceğinizi zannediyorsanız buyurun! Biz asla başımızı eğmedik, asla yaptıklarımızdan utanmadık. Dün ne diyorsak bugün de aynını söylüyoruz, yarın da aynını söyleyeceğiz. AKP devletleşmiş ve hatta mafyalaşmış bir hükümettir. Yarın Can Atalay çıkacak, yarın siyasi fikirleri yüzünden tutuklanan bütün yoldaşlarımız çıkacak. Ama yarın rantıyla, dolandırıcılığıyla, bu ülkenin bütün topraklarının işgal edilmesine izin vermeleriyle, bugün bu ülkenin bütün kaynaklarını sömürmeleriyle, bugün anayasaya darbe yapmalarıyla vatana ihanet suçu işleyen bu iktidar yargılanmaya başlayacak. İşte o zaman siz Can kadar cesur olup gelip ifadenizi verip tutuklanmayı beklemeyeceksiniz. Bugün sırtınızı dayadığınız, biz neo-Osmanlıyız dediğiniz atalarınız gibi gemilere binip kaçmak zorunda kalacaksınız. Ama biz size izin vermeyeceğiz!

SELÇUK KOZAĞAÇLI’YI SELAMLADI

Son sözümüzü halkımıza söylemek zorundayız. Bu artık Can Atalay meselesi değil, bu artık bir milletvekilinin tutuklanması meselesi değil bu ülkede. Şu an isimleri tek tek sayamayacağımız onlarca milletvekili tutuklandı, hala içeride. Bu mesele artık bu ülkede hakkın, hukukun, doğal olarak adaletin olmadığının, ama ağır aksak işleyen güya bir anayasa varken artık anayasası da olmadığının, bu gerçekle yüzleşmemiz gerektiğinin göstergesidir. Bizim hep beraber yapmamız gereken ortaklaşarak, umuttaşlaşarak mücadele etmektir. Bu mesele Can Atalay meselesi değil, bu mesele Hatay meselesi değil sadece. Bu mesele Türkiye halklarının tamamının meselesidir. Eğer dün sahip çıkamadıklarımızın üzerine bugün Cana Atalay’a da sahip çıkamazsak yarın yaşamımız, hayatımız, hayatınız olmayacak.

Buradan bir selam da Can’ın yoldaşı Selçuk Kozağaçlı’ya gönderelim. Ne diyordu? Mesele sadece yaşamak meselesi değil, onurlu bir yaşamdır önemli olan, emek dolu bir yaşamdır, bunun için mücadele etmektir! Hepiniz sağ olun, var olun, şunu unutmayın: Bugünkü görüntü Denizlerin, Yusufların, Hüseyinlerin idam kararlarını oylayan faşist milletvekillerinin görüntüsünü andırıyordu. Bugün, Mahir katledildiğinde, İbrahim katledildiğinde arkasından gülen o faşist milletvekillerinin yüz ifadelerini andırıyordu. Ama bugün Deniz’i, Yusuf’u, Hüseyin’i, Mahir’i, İbrahim’i hepimiz biliyoruz. Yolundan yürüyoruz. Buna oy veren hiç kimseyi tarih hatırlamıyor. Hepiniz tarihin tozlu sayfalarında yok olup gideceksiniz!”

‘TBMM, HATAY HALKININ İRADESİNİ YOK SAYAN BİR KARARA İMZA ATTI’

Tüm illerde okunan basın açıklamasını, İstanbul’da da Beşiktaş İlçe Örgütü Üyesi Senem Güneysu yaptı. Güneysu, açıklamada şunları kaydetti:

“Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş yurt dışındayken Yargıtay’ın Hatay Milletvekilimiz Can Atalay hakkında verdiği hukuk dışı karar AKP Meclis Başkanvekili Bekir Bozdağ tarafından Meclis kürsüsünden okutulmuş ve Türkiye Büyük Millet Meclisi bugün Hatay halkının iradesini yok sayan bir karara imza atarak Can Atalay’ın milletvekilliğini düşürmüştür.

Gezi’nin en güzel çocuklarından biri olan Can Atalay, 14 Mayıs Genel Seçimleri’nde partimiz tarafından milletvekili adayı gösterilmiş ve Can’ın milletvekili olabileceği Yüksek Seçim Kurulu tarafından kabul edilmiştir. Hatay halkı, iradesini ortaya koyarak Can Atalay’ı milletvekili seçmiş ve Can’a milletvekili mazbatası verilmiştir. Meclis’te milletvekillerinin yemin etmek için kürsüye çağırıldığı esnada Can Atalay’ın adı ‘Hatay milletvekili’ olarak okunmuş ve Can Atalay partimiz tarafından Meclis Başkanlığı için aday gösterilmiştir. Can Atalay’ın Meclis Başkanlığına adaylığı kabul edilmiş, ayrıca Meclis’teki tüm siyasi partilerin oy birliği ile Can Atalay, TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu üyesi olmuştur. Dolayısıyla, ortada Can Atalay’ın milletvekili sıfatı kazandığına dair hiçbir şüphe yoktur.

‘TBMM, YARGITAY ELİYLE GERÇEKLEŞTİRİLEN DARBE GİRİŞİMİNİN BİR ORTAĞI HALİNE GELDİ’

Tüm bunlara rağmen Can Atalay’ın tahliye edilmemesine ilişkin Anayasa Mahkemesine yapılan başvurunun sonucunda Anayasa Mahkemesi, Can Atalay’ın derhal tahliye edilmesine karar vermiştir. Karar, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmiş olsa da mahkeme kararın gereğini yerine getirmeyerek dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesine göndermiştir. Yargıtay 3. Ceza Dairesi ise Anayasa’yı tanımamaya devam ederek AYM kararını hiçe sayan, hukuken bir karar olarak dahi adlandırılamayacak bir metne imza atmıştır. Bu hukuksuzluk üstüne AYM’ye bir başvuru daha yapılmış ve bu kez AYM, dosyanın görevli ve yetkili mahkeme olan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine ve Can Atalay’ın derhal tahliye edilmesine oy birliğiyle karar vermiştir. Bu süreç yine aynı şekilde sürmüş ve milletvekilimizin hukuksuz tutukluluğu devam etmiştir.

Bugün, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Yargıtay eliyle gerçekleştirilen bu darbe girişiminin bir ortağı haline gelmiştir. AYM kararlarının bağlayıcı olduğu ve tüm yargı kurumlarını bağladığı yönündeki Anayasa hükmü önce Yargıtay tarafından, ardından da TBMM tarafından fiilen yürürlükten kaldırılmıştır.

‘GEZİ DİRENİŞİ’Nİ KİRLETEBİLECEĞİNİZİ SANIYORSANIZ YANILIYORSUNUZ’

Türkiye’de artık bir anayasanın bulunmadığı, anayasal güvencelerin ortadan kaldırıldığı, TBMM tarafından tescillenmiştir.

Sanılmasın ki yılacağız, sanılmasın ki pes edeceğiz, ‘öyle olsun’ diyeceğiz. Biz bugün, bir kez daha yeniden başlıyoruz. Buradan bu hukuksuz kararın alınmasında en ufak bir payı olanlara, kararın altına imza atanlara sesleniyoruz:

Bu ülkenin tarihinin en aydınlık sayfalarından biri olan Gezi Direnişi’ni kirletebileceğinizi sanıyorsanız, yanılıyorsunuz. Ölümü reva gördüğünüz, ölüme mahkum ettiğiniz Hatay halkının iradesini hiçe saymanın hesabını mutlaka vereceksiniz.

‘HATAY HALKI VEKİLİNE KAVUŞACAK’

Halkımıza da buradan bir çağrı yapıyoruz:

Biz, Saray’dan büyüğüz, biz iktidarlardan, patronlardan büyüğüz. Bu yüzden şimdi bir kez daha yan yana gelmek, yeniden mücadele etmek zorundayız.

Can Atalay er ya da geç esir tutulduğu o dört duvar arasından çıkacak. Hatay halkı vekiline kavuşacak.”

Ankara’da Sakarya Caddesi’nde düzenlenen eyleme ise TİP Ankara İl Örgütü’nün yanı sıra çok sayıda siyasi parti temsilcisi katıldı.

‘DÜN FETHULLAHÇILARA, BUGÜN SARAY’A KÖLELİK EDENLERİN OKUDUĞU KARAR…’

TİP Ankara İl Sekreteri Ece Duru, EMEP Milletvekili İskender Bayhan, CHP Ankara İl Başkanı Ümit Erkol, DEM Parti İzmir Milletvekili İbrahim Akın ile EHP, SEP, Marksist Fikir Toplulukları, Kaldıraç ve Halkevleri’nden temsilcilerin birer konuşma yaptığı eylemde, TİP Ankara İl Başkanı Fırat Çoban ise şunları kaydetti:

“Fazla söze gerek yok. Bu ülkenin tarihindeki yeni bir kara lekeye tanık oluyoruz. Siyasi iktidar bugün bu ülkenin bir anayasal rejim olmadığını, bir anayasası olmadığını çok net biçimde kabul etti. Daha evvel onları pek çok kez uyardık, anayasa yoksa hükümet de yoktur, cumhurbaşkanı yoktur, meclis de yoktur dedik. Ancak bizi dinlemediler. Bugün itibariyle bir gerçeğimiz var. Her ne karar almış olurlarsa olsun Can Atalay, Hatay halkının, depremzede bir halkın milletvekilidir. Bu milletvekilliği bizatihi Hatay halkının emekleriyle, ilmek ilmek enkaz altından çıkan bir halkın mücadelesiyle kazanılmıştır. Ne bu ülkenin hukuk dairelerine çökmüş çetelerin aldığı kararlar ne dün Fethullahçılara, bugün saraya kölelik edenlerin okuduğu kararlar bu gerçeği değiştiremeyecek. Can Hatay halkının milletvekili.

‘CAN’I GERİ ALACAĞIZ, MEMLEKETİMİZİ GERİ ALACAĞIZ’

Şimdi yoldaşımız içerideyken bize, tüm mücadele arkadaşlarımıza bir görev düşüyor. Biz Can’a yaptırtmadıkları o vekillik görevini üstlenmek durumundayız. Bu ülkenin fabrikalarında, üniversitelerinde, bu ülkenin sokaklarında, emekçileri, kadınları, ezilenleri Can gibi örgütlemekle mükellefiz. Tıpkı mayıs ayında olduğu gibi, hani o dizleri tir tir titriyordu her birinin, birbirlerini satma derdine düşmüşlerdi, yeniden o korkuyu o Saraylılara, ülkenin anayasasını tanımayanlara vermekle mükellefiz.

Can’ın yoldaşları olarak biz buradayız. Bizim mücadelemiz bugün başlıyor. Gezinin, canın, yoldaşlarımızın bize öğrettiği bir şey. Bu daha başlangıç, bunu söylemekten geri durmayacağız. Tüm mücadele arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum bir kez daha. Canı geri alacağız, memleketimizi geri alacağız ve bu soysuzlar, bu hukuk, anayasa, bu halk tanımazlar bu memleketten defolup gidecekler.”

AHMET ŞIK: KORKACAĞIMIZ TEK ŞEY VAR, BU ALÇAKLIĞA DİZ ÇÖKMEK

TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık da Ankara’da düzenlenen eylemde konuştu. Şık, şunları dile getirdi:

“Şu an hukuktan hak, adalet, vicdan ve liyakati çıkardığınızda elinizde ne kalıyorsa Türkiye yargısı odur. Tam da bu nedenle AKP’nin kurduğu bu düzene karşı had bildiren 7 Haziran 2015 seçiminin hemen ardından gayri resmi olarak başlayan, Allah’ın lütfu olarak görülen 15 Temmuz kalkışmasından sonra da resmi olarak adı konulan anayasasızlık halinin, hukuksuzluk rejiminin yargı eliyle tüm kamuoyuna ilan edildiği bir süreçtir bu.

Bu karar bize diyor ki meclisin imza attığı, AKP ve MHP’li vekillerin de yardımıyla imza atılan bu haysiyetsiz karar diyor ki, Türkiye’de hiçbir yurttaşın hukuki güvencesi yok. Buna Cumhurbaşkanı Erdoğan da dahil, şu an iktidarı ve güçlü olmanın getirdiği nimetleri zulüm baskı olarak uygulayanlar da dahil. Ama ben bu iktidarın kurduğu alçaklığa, hukuksuzluğa karşı direnenlere ve itiraz edenlere bir çağrıda bulunarak bitirmek istiyorum: Türkiye’de hiçbir yurttaşın hukuki güvencesi yok dedik ama bu hiç kimseyi korkutmasın. Bu ülkede korkacağımız tek şey var, bu alçaklığa diz çökmek, bu çeteye teslim olmak. Bundan başka korkacak hiçbir şeyimiz yok. Can haklılığının ve meşruiyetinin gücüyle orada dimdik yatar hiç sorun değil. Hapse girmekten korkmaz, hapiste kalmaktan korkmaz. Başını eğmekten korkar. Haysiyetini yitirmekten, onuruna sahip çıkamamaktan korkar.

Bugün AKP Grup Başkanvekili Meclis’te konuşma yaparken iktidarın sıralarını dolduranla alkışladılar. Neyi alkışladığının bile şuurunda olmayan bir cahiller sürüsüyle karşı karşıyayız. Bu kadar. Tekrar ediyorum, bu çeteye teslim olmaktan, diz çökmekten korkmuyorsanız herkes bu mücadeleye destek vermek zorunda. Kadınların, emekçilerin, doğal katliamına direnenlerin, hayvan hakları mücadelesi yürütenlerin, LGBTİ+’ların, Kürt kalmanın, Kürt olmanın haysiyetiyle direnen, Kobane Davasındaki hukuksuzluklara karşı direnen arkadaşlarımızın yanında olmanız bir yurttaşlık borcudur. Bu da böyle biline!”