ZAM ORANLARI
Yılbaşında, asgari ücret ve çalışanlara verilen ücretler arttırılmadan önce “Hiç zam yapılmasa ve -iğneden ipliğe- her şeyin ücreti olduğu gibi kalsa” diye düşünüp dillendirdiğimde, bazı arkadaşlarım “Olur mu, öyle şey? Her şeyin ücreti, almış başını gidiyor. Bize de zam yapılsın” türü şeyler söyleyerek karşı çıkmışlardı.
O gün, öyle söyleyenler “Keşke, senin dediğin gibi olsaydı. Biz, zararlı çıktık çünkü” diyor.
O nedenle; şimdi de “Her şeyin ücreti, 30 Haziran’daki ücret olarak sabit kalacaksa ve 1 Ocak 2023’e kadar hiçbir şeye zam yapılmayacaksa ben, 1 Ocak’ta yapılan ve 6 ayda, eriyip giden zamlı maaşımla geçinmek için çabalamaya razıyım” diyorum.
Yaklaşık olarak yıl kadar kadar önce, gidiş dönüş 500 liralık yakıt tükettiğim yere, birkaç gün önce, 2100 liralık yakıt ile gidip döndüm. Motorin ücreti, 4 katını aşmış yani.
Ekmek, su, elektrik, doğalgaz, mutfak tüpü, yağ, soğan, peynir, zeytin gibi her gün tüketmek zorunda olduğumuz şeylerin ücreti de, en az 2 kat artmış. 3, 4, hatta 5 kat artanlar olduğunu da biliyorum.
Buna karşın, hükumet “Ev kiralarının artış oranı, en fazla %25 olacak” diye bir karar aldı.
“Acaba” diyorum “Yukarıda değindiğim onca zamdan sonra, kiralara yapılacak olan %25 zammın mantığı ne olabilir?”
İçinizde, bunun mantığını anlayan biri var mı? Ben, anlayamıyorum da.
Bana göre, ev sahibi ve kiracı birbirinden memnun ve kendilerini bilen insanlarsa; kendini bilen ev sahibi, kiracıyı sık boğaz etmez. Kiracı da, “Ev sahibi ben olsaydım, ne kadar kira isterdim?” diye düşünerek, mantıklı bir artış yapar.
Antalya şehir merkezinde, kiraya verdiğim bir evim var. İçindeki kiracı da, yıllardır oturur ve aylık kira artışını, kendi isteğine göre yapar. Şu anda -aylık- 800 lira kira alıyorum.
16 yıl kirada oturduktan sonra, bir apartman dairesi satın alarak kendi evime taşındım.
Kirada otururken, ev sahiplerimden %100 kira artışı isteyenler de oldu. “Hocam, evime ve çevresine ektiğim -meyve vermeyen- ağaçlara sahip çıkıp çapalama, budama, gübreleme, ilaçlama gibi ihtiyaçlarını da aksatmadan kendi cebinden ödeyerek yapmışsın. Kira vermesen de olur” diyen de.
Son oturduğum evin sahibi ile “1200 lira yıllık kira ve yıllık %30 oranında artış” olacak şekilde anlaşmıştık.
İkinci yıl -anlaşmamız gereği- 360 lira artışla 1560 lira kira ücreti ödedim. Üçüncü yıl, 5 Nisan Kararlarının ayak sesleri hissedilmeye başladığı için 468 lira artış yaparak 2028 lira vermem gerekirken – kendi isteğimle- 2500 lira ödeme yaptım. Dördüncü yıla girerken de; 2028 liraya göre 2636 lira 40 kuruş, 2500 liraya göre de 3250 lira ödeme yapma hakkım olmasına karşın -gene kendi isteğimle- 4000 lira kira vermek için parayı alıp evine gittim.
Ev sahibime, son 2 yıl için -toplam- 1832 lira fazla ödeme yapacaktım yani.
Ben, öyle düşündüğüm halde; verdiğim son kirayı, elinde tutan ev sahibim “Evimi kiraya verdim ama doğru dürüst bir gelir elde edemedim” deyince, verdiğim 4000 lirayı elinden çekiverdim ve “Bunu söylerken, hiç utanmıyorsunuz değil mi? Bir aynanın karşısına geçin ve aynı şeyi, aynadaki görüntünüzle göz göze gelerek söyleyin. Belki utanırsınız. Evinizi, bir aya kadar boşaltacağım. Evinizi de, doğru dürüst bir gelir elde edeceğiniz birine, kiraya verirsiniz” diyerek yanından ayrıldım.
Kısa bir süre sonra da -bir ev satın alarak- kendi evimize taşındık.
Benim ev almama neden olan ev sahibim de, boşalttığım daireyi; 8 ay boş kaldıktan sonra, yıllık 3200 lira ücret alarak kiraya vermiş.
Devletimizi yönetenler “Kiralar, en fazla %25 oranında arttırılabilecek” diye karar alırken; acaba, benim gibi bir kiracıyı mı, yoksa benim gibi bir ev sahibini mi düşünerek karar verdi?
En çok, onu merak ediyorum.
Merak ettiğim başka bir şey de, devletimizi yönetenler -yazımın başında de değindiğim gibi- kendileri, ortalama her yurttaşın alması gereken şeylerin ücretini; 2, 3, 4, hatta 5 katına çıkarırken veya çıkartanlara, engel olamazken “Ev sahipleri, ev kiralarına; Temmuz ayında, bir kereye mahsus olmak üzere, en fazla %25 zam yapabilecek” diye özetleyebileceğim kararın gerekçesi, dayanağı ve mantığı nedir? İçinizde, bilen biri varsa anlatsın da öğrenelim.
Matematik Öğretmeni de olan ben, öyle bir hesaplamanın mantığını anlayamıyorum çünkü.